Gönüllülerden depremzedelere sıcak yuva: Ahşap evler
Gönüllülerden depremzedelere sıcak yuva: Ahşap evler
Evsiz kalan depremzedeler için başlatılan barınma desteğe, gönüllülerin sağladığı ahşap evler de eklendi. İç Mimar Zülal Çakıcı koordinatörlüğünde gerçekleştirilen çalışma ile deprem bölgesine 100 tiny house (ahşap ev) gönderilecek.
Kahramanmaraş merkezli depremin ardından, depremzedeler için başlatılan barınma kampanyasına, gönüllülerden “tiny house” (ahşap ev) desteği geldi. İç Mimar Ayşe Zülal Çakıcı’nın fikri ile yola çıkılan projede hedef 100 tiny house (ahşap ev) yapılması olarak belirlendi. Proje kapsamında depremde evsiz kalan, zor hava şartlarında çadır ve konteynerlarda yaşayan depremzedeler için ahşap evlerin “yuva” haline getirilmesi planlanıyor. TÜYAP’ta kurulumu yapılan evler, tırlarla belirlenen afet bölgesine ulaşacak ve belirlenen bölgede ahşap ev kenti kurulacak.
Ayşe Zülal Çakıcı
“İkinci sınıf insan olmayı kimse hak etmiyor”
Deprem haberini aldığında başta ne kadar büyük bir felaket olduğunu anlayamadığını belirten İç Mimar Ayşe Zülal Çakıcı, “Sosyal medyaya her baktığımda insanların evsiz kaldığını gördüm. İnsanların tırlarla oraya yardıma koştuğunu gördüm. Bu durumda ben ne yapabilirim dedim. Bu insanların eve ihtiyacı olacak, şu şartlarda çadırlarda ve konteynerlarda kalacaklardı. Ama hiç kimse bu şekilde geçici barakalarda yaşamayı, ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi hak etmiyor. Ben bu insanlara tiny house yapayım dedim. Belki bu sayede başka üreticileri de harekete geçiririm, herkesin kaliteli ve dört mevsim huzurla yaşabilecekleri yuvaları olabilir diye çağrı yaptım ve herkes seferber oldu” dedi.
Burada para geçmiyor
Depremden sonraki 3. gün çalışmalara başlayan Çakıcı, bu proje için hiçbir şekilde para kabul etmediklerini belirtti. Projenin tamamen deprem bölgesine destek vermek isteyen bağışlardan karşılandığını vurgulayan Çakıcı, şöyle konuştu; “Normal şartlarda bu evlerin fiyat aralığı tekerleksiz modeller 200-600 bin, tekerlekliler ise 450-800 bin civarı. Aslında maaliyetliler, ama günümüz şartlarına baktığımızda bir araçtan pahalı değiller. Çünkü bir ev sahibi oluyorsunuz, içinde her şeyiniz var. Çamaşır, bulaşık makinesi, buzdolabı, mutfak gereçleri, banyo, yatak odası. Araba fiyatına bir ev sahibi olabiliyorsunuz. Ama şu anda para hesabı bile yapılmadan, kullanacağımız malzemeler belliydi, üreticilerimizden bunları talep ettik ve hepsi karşılandı. Bize destek sağlamak isteyen bağışçılar alıp bize yolluyor. Hiçbir şekilde para geçmiyor.”
Ömrü olmayan yuvalar
Yapılan ahşap evlerin konteynerlara göre daha sağlam yapıda olduğunu özellikle belirten Çakıcı, “Konteynerlara göre gerçekten bir ev bunlar. Konteynerlar geçici yapılar ve çok uzun yıllar, hava şartlarına dayanıklı değiller. İnsanlara bir evdeki konforu sağlamıyor. Ama ahşap ev dediğimiz kavram sadece minik metrekarede ihtiyacınız olan izolasyonuyla, iç-dış kaplamalarıyla, yalıtımıyla kendi evinizde kullandığınız her şey burada var. İçinde ve dışında kullandığımız ahşap malzemeler bakımını yaptığınız, bir ya da iki senede boyalarını yenilediğiniz sürece herhangi bir şekilde bu evlere ömür biçilemez.” Projede mühendislerin titizlikle çalıştığını belirten Çakıcı, bu nedenle evlerin güvenli olduğunu da belirtti. Çakıcı, dışarıdan gelen herhangi bir uyarıcıya hazırlık olan evler için şu ifadeleri kullandı; “Tüm evler statik hesabı yapılmış evler. Rüzgar, kar yükü ve yeryüzünün hareketliliği gibi her şey göz önünde bulundurularak hesaplanmış yapılar. Şu anda burada 50 evi asma katlı, 50 evi asma katsız olacak şekilde yaptık. Asma katlı evde 4 çocuklu bir aile yaşayabilir. Asma katsız evler ise çocuklar ile birlikte maksimum 4 kişi kalacak şekilde yapılıyor.”
Her sektörden gönüllü burada
Mimar ve iç mimarlarla bu hareketi başlattıktan sonra oldukça yoğun bir ilgi ile karşılaştığını da belirten Çakıcı, “İçeride gelip işçiliklere dahil olan her sektörden insan var. Öğretmenler, öğrenciler, müzisyenler, dağcılar, sinema sektöründen insanlar, yogacılar, polisler. İlk günden beri neredeyse 3 bin kişi geldi. Hatta Antalya ve İzmir’den karavanına atlayıp gelenler oldu. Kapıda yattılar. Buradaki her gönüllü bir bağ kurdu bu iş ile. Her gönüllünün benim projem diyebileceği bir proje bu, herkesin aynı şekilde gönüllülük ile projeye sahip çıkacağına inanıyorum.”
İstanbul’da gerçekleşen projeye Çorlu’dan gönüllü olarak gelen kaynak ustası Hakan Ufuk Ulusoy da duygularını, “Hüzünlü bir mutluluk var burada. Keşke sadece böyle durumlarda değil, hep bir dayanışma içinde olsak. Söylenecek çok şey var da, sözler boğazda düğümleniyor” sözleriyle ifade etti.
Hakan Ufuk Ulusoy
Gönüllülerden iç mimarlık öğrencisi olan Hande Mırık da, “Arka tarafta o kadar büyük bir emek var ki anlatılamaz. Burada çalışırken işe yaramanın mutluluğu, her bir adım atışımda dahil oradaki insanların mutlu, huzurlu hissedecekleri bir yuva yapıyor olmanın mutluluğunu hissediyorum. Burada insanlar kimliklerini dışarıda bırakıyor ve omuz omuza vererek ortaya bir iş koyuyorlar. Paylaşmanın, yardımlaşmanın verdiği mutluluk tarif edilemez” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.