DOLAR 34,3011 0.03%
EURO 37,0128 -1.27%
ALTIN 3.025,840,09
Ankara

AÇIK

Göçmen Gazeteciler: İşimizi yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı
  • 9.Köy
  • Gazetecilik
  • Göçmen Gazeteciler: İşimizi yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı

Göçmen Gazeteciler: İşimizi yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı

Sayıları on binleri bulan göçmen, sınır kenti Van da hem yaşam mücadelesi veriyor hem mesleğini icra etmeye çalışıyor. İran’dan gelen göçmen iki muhalif gazeteci, mesleklerini icra etmede büyük sorunlar doğuran göçmenlik statüsünün yasal bir düzenlemeyle iyileştirilmesini istiyor. Göçmen gazeteciler, Türkiye’deki gazeteci ve basın kuruluşlarıyla ortak çalışma ve dayanışma çağrısına bulunuyor.

ABONE OL
21 Mayıs 2021 00:00
Göçmen Gazeteciler: İşimizi yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye olan göçmen akışı, sürüyor. Göçü tetikleyen başlıca temel nedenler, siyasi düşünceden kaynaklı yargılamalar, iç çatışmalar ve yoksulluk olarak sıralanıyor. Sınır kenti olan Van da, değişik Ortadoğu ülkesinden gelip Avrupa’ya gitmek isteyen göçmenler için bir geçiş güzergâhı veya ikinci bir yurt olarak kullanılıyor. Van’da sayıları on binleri bulan göçmen, zorunlu olarak yerleştikleri bu kentte bir taraftan yaşamlarını sürdürme mücadelesi verirken diğer taraftan da mesleklerini icra etme çabasına giriyor.

Van’da mesleklerini icra etmeye çalışan iki göçmen ile konuştuk. Hiwa Molania ve Reza Sharifi Boukani, İran’dan farklı tarihlerde ama aynı nedenlerden dolayı çıkarak Van’a yerleşmek zorunda kalan iki muhalif Kürt Gazeteci. Molania, bir yıla yakın kaldığı cezaevinden tahliye olduktan sonra Irak Federal Kürdistan Bölgesi’ne, oradan da kaçak yollarla Van’a geçiyor. Boukani de gazetecilik yaptığı için tutuklanıyor, dört yıl sonra serbest bırakılmasının ardından aynı yollarla soluğu Van’da alıyor. Molania 7 yıl, Boukani ise 5 yıldır Van’da gazetecilik yapmakta ısrar ediyor. Uluslararası ajanslara haberler yapan ve analizler derleyen Molania ve Boukani, göçmenlik statüsünün mesleklerini sürdürme yolunda büyük sorunlar doğurduğunu ve bunun yasal bir düzenlemeyle iyileştirilmesini istiyor. Molania, gazetecilik yapmak için kendilerine alan açılması gerektiğini dillendirirken Boukani, izinleri olmadığı için uluslararası ajanslar için çalışamadıklarını belirtiyor. Göçmen gazeteciler, Türkiye’deki gazeteci ve basın kuruluşlarıyla ortak çalışma ve dayanışma çağrısına bulunuyor.

Mesleğinden dolay üç ayrı ülke değiştirdi

Uzun yıllar İran’da gazetecilik yaptığını söyleyerek konuşmaya başlayan Molania, Van’a geliş sürecini şöyle anlatıyor:

“İran’da, Farsça yayın yapan Tiroj isimli haber ağında çalışıyordum. Zaten Kürtçe yazmak veya konuşmak yasaktı İran’da. Bir toplumsal gösteri sırasında darp edildim, sırtımdan yaralandım ve tutuklandım. On aya yakın cezaevinde kaldım. Cezaevinde de her gün işkence ve eziyet vardı. Daha sonra şartlı tahliye edildim. Ancak üzerimizdeki baskı azalmadı. Mecbur kaldım İran’dan çıkıp Irak’a sığındım. Orada da bir süre gazetecilik yaptım. İnsan hakları, kolber (sınır ticareti yapan kimse), idama mahkûm edilmiş tutuklular ve diğer siyasi tutuklular üzerine haberler yapıyordum. Erbil’de 7 yıl kaldıktan sonra ikamet sürem doldu. Resmi yetkililer, İran’ın beni kendilerine teslim etmeleri veya başka bir ülkeye göndermelerini gerektiğini istediklerini bildirdi. Bunun üzerine Türkiye’ye geldim. Burada Birleşmiş Milletler’den (BM) geçici izin aldım ve 7 yıldır burada yaşıyorum. Yani üç ayrı ülke değiştirdim mesleğimden dolayı.”

“Gazeteci olarak çalışmamız için alan açılmalı”

Van’da göçmenlik statüsünün yarattığı zorluklara rağmen mesleğini yapmaya devam ettiğini aktaran Molania, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Türkiye’de de serbest bir şekilde mesleğimizi yapamıyoruz. Resmiyetimiz yok. Türkiye’nin yardımcı olması ve bizim gazeteci olarak çalışmamıza alan açması lazım. Başka yerde bir haber olsa gidemiyoruz. Kartımız yok diye sahada haber takibi yapamıyoruz veya şehirden dışarı çıkamıyoruz. Çalışmamız birçok zor prosedüre bağlanmış. Buradaki yetkililer serbestçe mesleğimizi yapmak konusunda yardımcı olurlarsa çok iyi olur. Aslında Türkiye, bizim için bir şey yapmak zorunda değil biliyoruz.  İzin verdiği için yıllardır burada yaşıyoruz. Ancak mesleğimizi sürdürmemiz için ihtiyaç duyduğumuz gerekli adımlar da atılsa çok daha iyi olur.”

“Mesleğimi asla bırakmayacağım”

Gazeteci Molania , “Nasıl bir gelecek istiyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Emniyet ve özgürlüğün hâkim olduğu bir yerde gazetecilik yapmak istiyoruz. ‘Yabancıyız’ diye göz ardı edilmeyeceğimiz bir yerde mesleğimizi yaptığımızı hayal ediyoruz. Şimdi kimliğimiz yok. Kendimiz ve çocuklarımızın pasaportu veya kimliğinin olmasını istiyoruz. 14 yıldır sürekli geçici kimlikle geçici mekânlarda yaşıyoruz. Bu durumdan kurtulmak istiyoruz. Bu yüz yılda bir insanın kimliğinin olmaması bir ayıp. Bırakın işinizi yapmayı, kendinizi tanıtamıyor, tarif bile edemiyorsunuz. Bu durum bizleri acıtıyor gerçekten.”

İşine olan bağlılığını ise Molania, şu cümlelerle özetliyor:

“İşimi yapmak istiyorum ve asla bırakmayacağım. Cezaevi, işkence ve sürgün gördüm, bundan sonra da görsem, yine de mesleğimi bırakmayacağım. Mesleğimi, çocuğum gibi görüyorum çünkü. Onunla yatıp onunla kalkıyorum. Bırakmak mümkün değil. 36 yaşındayım bu saatten sonra başka iş yapamam ki istesem de?”

Göçmenlik statüsü, meslekleri önünde büyük engel

Gazeteci Reza Sharifi Boukani, beş yıl önce yerleştiği Van’da hem yaşamını sürdürmeye hem de gazetecilik yapmaya çalıştığını aktarıyor. Meslektaşı Molania gibi göçmenlik statüsünün meslekleri önünde büyük engel olduğunu ve bu engelin giderilmesi gerektiğine dikkat çeken Boukani, şunları söylüyor:

“İran İnsan Hakları Merkezi için çalışıyordum, hâlâ da çalışıyorum. İdam mahkûmları, siyasi tutsaklar veya mağdur edilmiş diğer toplumsal kesimler üzerinde çalışıyorduk. Gazetecilik faaliyetimden dolayı Tahran’da tutuklandım, dört yıl cezaevinde kaldım. Serbest bırakıldıktan sonra kaçak yollardan Türkiye’ye geldim. Aslında burada da durumumuz çok iyi değil. Siyasi sığınmacıyım ve hâlâ gazetecilik mesleğimi burada sürdürüyorum. Göçmenlik, mesleğimizi icra etmemiz konusunda zorluyor bizleri. Yeterince ilgi göstermeyen BM’den aldığımız maaşla çalışıyoruz. Uluslararası ajanslarda resmi olarak çalışamıyoruz statümüzden kaynaklı. Günlük hayatımızı idame etmekte de zorlanıyoruz.”

“Bizler için zemin oluşturmalı”

“Nasıl bir gelecek istiyorsunuz?” sorusunu Boukani, şöyle yanıtlıyor: 

“Güvenliğimizin sağlandığı bir yerde özgür ve huzurlu bir yaşam istiyoruz. Burada da güvenlik konusunda kaygılarımız var. İdam üzerinde haber yapıyorum ancak hemen İran İslam Cumhuriyeti bunu Türkiye’deki yetkililere bildiriyor. O zaman, ‘İznin yok habercilik yapamazsın’ diye uyarıyorlar bizi. İznimiz yok. Çalıştığım ajansın kimliği var ancak burada bir karşılığı yok. Türkiye’deki gazeteci örgütleri veya medya kuruluşları bizler için zemin oluşturmalı ki biz de işimizi daha rahat yapabilelim. İşimizi sürdürmek istiyoruz. Açıkçası Türkiye’den memnunuz, bizlere ev sahipliği yapıyor. Ancak İranlı yetkililer, burada da bizi baskı altında tutmaya devam ediyor. Nerede oturduğumuz neler yaptığımızı biliyorlar.”

Ortak çalışma ve dayanışma çağrısı  

Boukani, konuşmasını Türkiye’deki basın kuruluşları ve gazetecilere şu çağrıda bulunarak sonlandırıyor:

“Türkiye’nin güvenlik konusunda bize yardımcı olması lazım. Birçok gazeteci İran’a teslim edilmişti zaten. Bizim Türkiye’ye tehdit oluşturacak bir durumumuz yok. Gazeteciyiz, burada bir yandan da gazetecilik mesleğimizi sürdürme diğer yandan hayatta kalma mücadelesini veriyoruz. Türkiye’deki gazetecilerin bizi desteklemesi veya yanımızda durması bizi mutlu edecektir. Kendileriyle ortak çalışmak ve dayanışmak istiyoruz biz.”

HABER : ŞENOL BALI / VAN – ARAŞTIRMA YAZISI

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.