Hakan OKAY
Gazeteciler yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar, çektikleri fotoğraflar nedeniyle giderek daha fazla soruşturma, gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kalıyor. Son dönemlerde ise artan fiziksel saldırıların da hedefi durumundalar. Bu saldırılar gazeteciler ve örgütler tarafından, “ifade özgürlüğüne ve demokratik değerlere yönelik ciddi bir tehdit” olarak değerlendiriliyor.
Gazetecilere yönelik artan şiddetin son örneklerinden biri de Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e yönelik saldırı olmuştu. Aygül geçen yıl, Tatvan Belediye Başkanı Emin Geylani’nin polis koruması ile belediye personeli olan akrabası tarafından öldüresiye dövüldü. Yapılan yargılamada, saldırganlara verilen ceza ertelenince saldırganlar kurtuldu.
Adsız tasarım – 1
Gazeteci Sinan Aygül, saldırganlara verilen ödül gibi cezaya ilişkin, “Sokak ortasında gazeteci öldürmeye çalışan polis ve koruma için komik bir cezayla, hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı verildi. Yani hiçbir ceza verilmedi. Bu kadarını beklemiyordum. Yazıklar olsun” dedi.
Kamu vicdanını yaralayan ödül gibi cezaya birçok kesimden de tepki yağdı. Aygül’ün avukatları ile Bitlis ve Van Barolarından oluşan heyet karara itiraz etti.
Bitlis Barosu Başkanı Avukat Gülhan Bayram Sekmen, Van Barosu Başkanı avukat Sinan Özaraz, İHD Van Şube Yöneticisi Avukat Necdet Ceyhan ve İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı’ndan Avukat Jiyan Özkaplan’ın eşlik ettiği avukatlar ve bölgedeki baro başkanlarından oluşan heyet, Tatvan Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdikleri itiraz dilekçesinde Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin HAGB kararının kaldırılmasını ve hukuka aykırı mahkeme kararının esastan incelenmesini istedi. Aygül ve avukatları adil bir karar bekliyor.
20 yıla yakın bir süredir gazetecilik yapan ödüllü gazeteci Sinan Aygül, yaptığı haber ve yazdığı yazılar nedeniyle birçok kez tehdit ve saldırı girişimlerine maruz kaldığını ancak bu kadar açık şekilde öldürme kasıtlı bir saldırı ile ilk defa karşı karşıya geldiğini söyledi. Kendisine yönelik saldırıyı, “planlı” olarak nitelendiren ve bunun mahkemeye sunulan deliller ve ortaya çıkan saldırı görüntüleriyle sabit olduğunu ve tamamen öldürme kastı ile yapıldığını hatırlatan
“Maalesef ölümden döndüğüm saldırı sonrası kamu vicdanını rahatlatacak bir karar beklerken verilen kararla bir kez daha yara aldım. Bir kez daha adalete olan inancımı yitirdim. Mahkeme, saldırganlara ceza değil adeta ödül vermiş oldu. Açıkça sokak ortasında gazeteciyi öldüresiye darp etmenin hiçbir cezasının bulunmadığı tasdik edildi. Bu çok vahim bir durumdur. Meslektaşlarıma yönelik saldır
Sinan Aygül
Gazetecilere yönelik artan saldırıları, “ifade özgürlüğüne ve demokratik değerlere yönelik ciddi bir tehdit” olarak değerlendiren Aygül şunları ifade etti:
“Ülkemizde basın özgürlüğünün korunması ve gazetecilerin güvenliğinin sağlanması konusunda derin endişeler artmaktadır. Bu tür saldırılar, sadece bireysel güvenliğimizi değil aynı zamanda ifade özgürlüğünü ve demokratik değerleri de hedef almaktadır. Gazetecilerin ifade özgürlüğü ve mesleklerini güvenli bir ortamda icra etme hakkı temel bir insan hakkıdır ve bu hakların korunması gerekmektedir. Aksi takdirde benzer saldırılar sadece gazetecilerin değil aynı zamanda demokratik toplumun temel değerlerinin de zarar görmesine neden olur.
Yetkililerin, gazetecilerin güvenliğini ve ifade özgürlüğünü sağlamak için gerekli adımları atmaları gerekmektedir. Bu saldırıların sorumluları adalet önünde hesap vermeli ve benzer olayların önüne geçilmesi için etkili önlemler alınmalıdır. İfade ve basın özgürlüğünün korunması, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir ve bu değerlerin savunulması herkesin sorumluluğundadır.”
Adalet mücadelesi süren gazeteci Sinan Aygül, yaptığı yolsuzluk haberleri nedeniyle bu yıl 27. kez verilen Metin Göktepe Gazetecilik Ödüllerinde “Yerel Gazetecilik Ödülü’ne” layık görüldü.
Gazeteciler Cemiyeti de, kendi web sitesinde yayınladığı rapor ile gazetecilere yönelik şiddetin dozunun giderek arttığına dikkat çekti. Gazetecilerin mesleki faaliyetleri nedeniyle sözlü ve fiziksel saldırıya uğrayıp hedef gösterildiklerine vurgu yapan GC’den şu değerlendirme yapıldı:
“Haksız gözaltı ve tutuklamalarla gazetecilerin m
Gazetecilere şiddet ve cezasızlık kural haline getirilmemelidir. Gazetecilere yönelik saldırıların ortadan kaldırılması için kamu görevlilerinin koruma polislerinin de İçişleri Bakanlığı tarafından özel bir eğitim programına alınmaları sağlanmalıdır. Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik faaliyeti engellenmemelidir.”
Barış Altıntaş
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü Barış Altıntaş, son 10 yılda gazetecilere yönelik yargısal taciz ve tutuklamaların yanı sıra, fiziksel şiddetin de arttığına dikkat çekti. Gazetecilere yönelik saldırıların kabul edilebilir olmadığını belirten Altıntaş şöyle konuştu:
“Türkiye’de son 10 yılda artan baskı ve sansür ortamı gazeteciler için yargısal taciz ve tutuklamaların yanı sıra, aynı zamanda artan şiddet biçiminde de kendisini gösteriyor. Şiddet öncelikle kolluktan geliyor. Her ne kadar sonradan Danıştay’dan dönse dahi emniyetin 2021’de yayınladığı görüntü alma genelgesinden bu yana Onur Yürüyüşleri, Cumartesi Anneleri, Suruç Katliamı Anması gibi olaylarda gazetecilere yönelik polis şiddeti inanılmaz boyutlara ulaştı. Bu cesaretlendirme ve düşmanlaştırma ve faillerin karşılaştığı cezasızlık elbette diğer alanlara da sirayet etti.
Deprem sonrası afet çalışmaları sırasında ve orman yangınları sırasında bazısı organize bazısı da sıradan vatandaşlardan gazetecilere yönelen saldırıları hatırlayın. Bu özendirme ve cezasızlık özellikle yerelde çalışan gazetecilere yönelik şiddeti elbette ki arttırdı. Örneğin, daha önce Erciş’te İdris Yılmaz ve Erhan Akbaş’a yönelik ve en son olarak Sinan Aygül’e yönelik Tatvan Belediye Başkanının korumaları
Basına yönelik sansür, baskı, düşmanlaştırma ve gazetecilere yönelik cezasızlık, şiddet kültürünü besleyen, hukuk devletini geride bırakmış bu rejimin standart uygulamalarından biri haline geldi. Bana göre burada hem en güçlü silahımız hem de belki tek silahımız bu saldırılar karşısında tek vücut olarak şiddete uğrayan meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu gündemden düşürmeden ve yüksek sesle göstermektir.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.