Zonguldak’ın Filyos ilçesi açıklarında keşfedilen ve 2023 seçimleri öncesinde vanalardan akışı başlatılan Karadeniz gazı tüm Türkiye’de sevinçle karşılansa da çıktığı bölgeye umut vermedi. Doğalgaz nakil hatlarının geçtiği yörede yaşayanlar, tarım alanlarını kaybettiklerini ve milyarlık gaza ev sahipliği yapsalar da hâlâ odun satın alarak ısınmaya çalıştıklarını anlattı.
Tüm ülkenin gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 30’unu karşılayacağı açıklanan enerji kaynağının keşfi, sadece bir yıl önce bölgede entegre gübre üretimine hazırlanan holdingin yüzünü güldürdü. Kimyevi gübre fabrikası ve entegre sanayi tesislerinin kapasitesinin arttırılmasına neden olan milli doğalgaz, üretim artışına bağlı olarak kimyevi atıkları ve doğa tahribatını da arttıracak. Uzmanlar tesisin bölge için ölümcül sonuçlar doğuracağını dile getirirken Danıştay da entegre gübre tesisi kurulmasına onay vermedi ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporunu (ÇED) reddetti. Bölgeye kurulmak istenen tesis için yeni bir ÇED raporu hazırlanması bekleniyor. Şimdiden milyarlarca liralık yatırımlardan söz edilse de bölge halkı gazın Filyos’un eşsiz doğasına zarar vermeye başladığı görüşünde.
“Milli gaz” sloganıyla seçim öncesi kullanıma sunulan Karadeniz gazının Filyos’a etkilerini muhabir Burak Altınok yerinde araştırdı, bölge halkıyla röportajlar yaptı, raporları ve inceleme sonuçlarını 9. Köy için derledi.
Haber: Burak Altınok
Köylüler İçin “Müjde” mi?
Fatih Sondaj Gemisinin 2020 yılında Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinin 150 km açıklarında, Sakarya Sahasında keşfettiği gazı taşıma çalışmaları tamamlandı.
Bulunan gazın büyüklüğü ilk aşamada 320 milyar metreküp olarak açıklansa da bölgede yapılan araştırmalar sonucunda 720 milyar metreküpe kadar yükseldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise gazı “müjde” olarak nitelendirdi.
Gaz, köylüler için ise “müjde” olamadı. 9.Köy’e konuşan köylülerden biri boru hattının geçtiği yerlerde bahçesinin olduğunu, ceviz ağaçlarının sökülüp atıldığını söyledi. Bir diğer köylüyse boruların evinin üst sokağından geçtiğini ama evlere doğalgaz bağlanmadığı için oduna para verdiğini belirtti.
Alan 49 Yıllığına Tosyalı Holding’e Tahsis Edildi
Filyos Endüstri Bölgesi ileri teknoloji sanayinin olacağını bir bölge olarak açıklanırken, ileri teknoloji olmamasına rağmen Entegre Gübre Üretim Tesisi kurulmak isteniyor. 2022 yılında Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde yapılan bir toplantıda konuşan Tosyalı Holding Filyos A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Yücel, proje kapsamında 1.855.000 ton gübre üretiminin planladığını, projenin de yaklaşık 1,8 milyar dolara mal olacağını ama yatırıma başlamak için ÇED’den olumlu raporu beklendiğini söyledi.
ÇED raporunun olumlu sonuçlanması durumunda Üre Üretim Tesisi, Kalsiyum Amonyum Nitrat Üretim Tesisi, Diamonyum Fosfat Üretim Tesisi, Granül Amonyum Sülfat Üretim Tesisi, Potasyum Nitrat üretim tesisi kurulması planlanıyor. Hatta planlanan proje için Türkiye Varlık Fonu (TVF), Tosyalı Holding’e 49 yıllığına yer tahsis etti.
18 Ağustos 2022 gününde yayınlanan 31927 sayılı kararname ile Gübre Entegre Tesisleri için devlet tarafından verilecek destekler de açıklandı:
1-Gümrük vergisi muafiyeti
2-KDV istisnası
3-KDC iadesi
4-Vergi indirimi
5-Sigorta primi işveren hissesi desteği
6-Nitelikli personel desteği
Yücel, söz konusu toplantıda projeyi şu şekilde açıkladı:
“Tosyalı Holding Filyos A.Ş. Endüstri Bölgemizin yönetici şirketi olarak 2019 yılında belirlendi. Doğalgazın bulumasıyla Endüstri Bölgesinin yapısında değişikliğe gidildi. Türkiye Petrolleri gazı Filyos’tan karaya çıkartacak, bizler de doğalgazdan ürettiğimiz gübre ile ülke tarımına katkıda bulunacağız. Ülkemiz gübreyi ithal etmektedir ve daha fazla beklemeye tahammülü yoktur. Ayrıca tesis, çevreye zarar verecek bir tesis değildir. Son derece modern ve Avrupa normlarında bir tesis olacaktır.”
Tosyalı Holding Filyos A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Yücel bu açıklamaları yaparken, çevreciler suyun ve doğanın tahrip olacağını açıkladı. Türk Mühendisler ve Mimar Odaları Birliği ise hazırladığı raporla internet sitesinde “Yaşam İçin Tosyalı” yazan şirketi zor duruma soktu.
Halk Endişeli, Çevreciler Tepkili
Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk ve Mimarlar Odası Ankara Şube 47. Dönem Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Gübre Entegre Tesisinin bölge için tehlikelerini anlattı.
“Bölgemizde İstemiyoruz”
Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, kurulması planlanan gübre tesisini bölgede istemediklerini açıkladı. Öztürk, “Gübre fabrikasıyla ciddi anlamda mücadele ediyoruz. Gübre fabrikasının Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna itiraz ettik. Zonguldak İdari Mahkemesi bilirkişi heyeti tahsis etti. Bilirkişi heyeti gübre fabrikasının pek çok sakıncası olduğunu söyledi ama gübrenin bir ihtiyaç olduğunu, kamu yararı olduğu gerekçesiyle tesise izin verilmesi gerektiğini belirten bir rapor yazdı. Bu rapora dayanarak Zonguldak İdari Mahkemesi, bizim itirazımızı reddederek ÇED raporunu bir anlamda onayladı ama biz Danıştay’a itiraz ettik. Danıştay da rapordaki çelişkileri de dikkate alarak, bilirkişinin hazırladığı raporun davaya esas olacak nitelikte olmadığını söyledi ve yeni bir bilirkişi raporunun hazırlanmasını istedi. Şu anda yeni bir bilirkişi raporu hazırlanıyor” dedi.
“Bölgeye Yatırımcı Yokmuş”
Gece yarısı imzalanan kararname ile bölgenin kaderinin değiştiğini belirten Öztürk, Tosyalı Holding’in projeye bir kararname ile dahil olduğunu söyledi. Öztürk, “İhalesi bile yapılmadan alan tahsis edildi. Biz bunun doğru olmadığını belirttik ama hükümet ve çevresi bunun bir tahsis olmadığını, endüstri bölgeleri kanununun ilgili hükümleri uyarınca Tosyalı Holding’i yönetici olarak tayin edildiğini, onların endüstri bölgesinin altyapısını, planlarını, parselasyonunu yaptıktan sonra yatırımcılara tahsis ederek sahadan çekileceklerini ifade ettiler. Kamuoyunu da bu şekilde ikna ettiler. Hatta Tosyalı Holding’i uzun uğraşlar sonucunda ikna ettiklerini, bölgeye yatırımcı bulmakta zorlandıklarını belirttiler” dedi.
Tarım Alanları Riske Girebilir
Kurulması istenilen tesisin doğalgazı amonyağa dönüştürerek gübrenin hammaddesini elde edeceğini belirten Öztürk, “Filyos Irmağı’ndan çektikleri suyu kızgın buhar haline getirerek püskürtüyorlar ve gübrenin hammaddesi olan amonyağı elde ediyorlar. Kimyevi gübre kullanımının tüm dünyada azalmaya başladığı zamanda böyle büyük bir kapasitenin devreye alınması kabul edilebilir bir şey değil. Denize son derece yakın bir bölge. Uzmanlar denize çok yakın bir alanda bu kadar büyük derecede suyun çekilmesinin çeşitli olumsuzluklar oluşturabileceğini ve suyun tuzlanmasına neden olabileceğini söylüyorlar. Bu da tarım yapılamayacağını gösteriyor ve bölgenin en önemli akarsuyunun tuzlanarak artık kullanılamaz bir hale gelme tehlikesine işaret ediyorlar” dedi.
“42 Tane Çaycuma Kadar Atık Üretecek”
Çaycuma ilçesinin yıllık katı üretiminin 10 bin ton olduğunu açıklayan Ahmet Öztürk, gübre fabrikasının yıllık 420 bin ton atık üreteceğini söyledi. Öztürk, “rakamlara bakıldığında Tosyalı 42 tane Çaycuma’nın ürettiği atığı tek başına üretecek. ÇED raporunda bu konuyla ilgili sadece “atıkları çimentoya dönüştüreceğiz” gibi ifadeleri var. Hangi çimento fabrikası ile konuştunuz? Bu kadar büyük kapasitede bir çimentoyu yapabilecek bir tesis var mı? Bunlarla ilgili hiçbir açıklama söz konusu değil. Ayrıca sevkiyatta bir aksama olması durumunda bu atıkların nerede depolanacağına dair de bir bilgilendirme yok.”
“Toprağı Da Suyu Da Kirletecek”
Organik gübrenin bilimsel araştırmalar karşısındaki faydaları reddetmediğini belirten Mimarlar Odası Ankara Şube 47. Dönem Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Filyos’ta kurulacak olan tesisin kimyevi gübreler üreteceğini söyledi. Candan, “Üretim aşamasında doğal olmayan yöntemler kullanılan kimyasal gübreler temas ettiği andan itibaren toprakta bulunan organizmaların çalışmasını olumsuz etkiler ve oluşturduğu reaksiyonlar sonucu toprağın mikroorganizma dengesini de bozar. Yapısı bozulan toprakta sistem eskisi gibi çalışamayacağı için bitki ve böcek atıkları eskisi gibi parçalanamaz. Bu durum geri dönüşüm hızını artırarak toprağın biyolojik faaliyetleri azalacak ve bunun yanı sıra, yer altı suyu da telafisi olmayacak şekilde kirlenecektir” dedi.
“Doğal Dokuyu Bozacak”
Deltanın Entegre Gübre Üretim Tesisi gibi endüstriyel yatırımlara açılmasının vadideki biyoçeşitliliği ortadan kaldıracağını belirten Tezcan Karakuş Candan, ekosistem bütünlüğünün tahrip edilebileceğini söyledi. Candan, “Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yayından kaldırılan internet sitesinde yer alan “Filyos Deltası, Kuş Cenneti” adlı e-kitapta “Orman, su varsa, hayat da var” başlığı altında, “Anadolu’nun eşsiz köşelerinden birisi” diye anons edilen bölümdeki ifadeler aynen şu şekildedir: “Batı Karadeniz Bölgesinde, Kızılırmak deltası ile Sakarya Nehri deltası arasındaki en önemli alan Filyos deltasıdır. Filyos deltasına sahip çıkmalıyız.”, “Filyos Kuş Cenneti, 200 kadar kuş türü, diğer amfibi, sürüngen, memeli ve omurgasız için barınaktır” ifadeleri bulunmaktadır. Dolayısıyla bu alan yalnızca kuşlara değil, faunasında birçok türe de yaşam sunmaktadır” dedi.
TMMOB Rapor Hazırladı
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Filyos Entegre Gübre Üretim Tesisi ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporda öne çıkan maddeler şunlar oldu:
-Proje alanı ‘Sazköy Sulak Alanı’ olarak bilinen ve ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce “Kuş Cenneti” olarak belirlenen alandır. Dolayısıyla Kuş Cenneti de proje alanının içinde bulunmaktadır.
-Proje 1. Sınıf Gayri Sıhhi Müessese olması nedeniyle tesis çevresinde sağlık koruma bandı oluşturulması gerekmektedir. Projede ise 50 metre genişliğinde ve sadece alanın batı ve güney kısmını kapsayan bir sağlık koruma bandı bulunmaktadır. Öngörülen sağlık koruma bandı kesinlikle yeterli değildir.
-ÇED yönetmeliğinin 24. maddesi 2C bendinde halkı bilgilendirme toplantısı olduğu halde; Entegre Gübre Tesisi hakkında halkın görüşü alınmamış ve herhangi bir bilgi paylaşımı olmamıştır.
-ÇED başvuru raporunda etkilenecek alan “baca yüksekliğinin 50 katı olarak tanımlanmış” olsa da bu tanım varsayımdan öteye dayandırılmamış, etki alanı belirsiz bırakılmıştır.
-Proje etkin kullanılan tarım alanlarını riske atmaktadır.
-Hidrojeolojik raporda projenin işletme aşamasında 1500 m3/gün endüstriyel nitelikli atık su oluşmasının beklendiği ve bu atık suyun arıtıldıktan sonra tesislerde proses suyu olarak kullanılacağı belirtilmektedir. ÇED raporunda işletme aşamasında ihtiyaç duyulacak proses suyunun ve soğutma suyunun Filyos Nehri içerisindeki keson kuyulardan temin edileceği belirtilmektedir. Raporda tesiste oluşacak atıksuların karakterinin ne olacağına ilişkin hiçbir tanımlama bulunmamaktadır.
-Raporda üretim süreçleri incelendiğinde, tesisten kaynaklanacak atık suyun yüksek konsantrasyonda azot ve fosfor içereceği anlaşılmaktadır. Yüksek konsantrasyonda amonyak içeren atık suyun kimyasal ve biyolojik yöntemlerle arıtılması mümkün değildir. Sonuç olarak; tesisten kaynaklanacak endüstriyel atık suyun arıtılması için planlanan “Atıksu Arıtma Tesis” prosesleri uygun değildir. Nihai olarak Karadeniz’e deşarj ile sonuçlanan Filyos nehri ve Karadeniz bu tesisten kaynaklanan endüstriyel atık suyu ile hızla kirlenecek, nehir ve Karadeniz etki alanında canlı yaşamı sora erecektir.
– ÇED Raporu’nda, 1020 çalışanın yılda 1000 tona yakın su kullanacağı, işletme aşamasında, 29.210,01 m3 /gün (9.639.600 m3 /yıl) soğutma suyu ve 28.418,18 m3 /gün (9.378.000 m3 /yıl) proses suyu kullanılacağı yazılıdır. Bu su, Filyos Nehri’nde açılacak 2 adet keson kuyu ile sağlanacaktır. Proseste kullanılacak su miktarının 9 600 000 m3 / yıl olacağı, soğutma suyu olarak da 8 424 000 m3 / yıl suyun keson kuyular aracılığıyla elde edileceği ifade edilmektedir. Raporda bu iki keson kuyu arasındaki mesafelerin ne kadar olacağına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Karadeniz’e sınırı olan Filyos Çayında keson kuyular açarak denize çok yakın bir noktada yoğun olarak yer altı suyunun çekilmesi akifer yapısının bozulmasına, deniz suyunun yüzey altı toprağa ve yer altı suyuna karışmasına, böylelikle toprağın ve içme suyunun da tuzlanmasına neden olacaktır. Toprağın bağlı olduğu ekosistemlerde doğal denge geri dönüşümsüz bir şekilde bozulacaktır.
-Kimyasal gübrelerin toprağa temas etmesi toprakta bulunan mikroorganizmaların yapısını bozmakta ve mikrobiyal aktivitelerin değişmesine neden olmaktadır. Ayrıca bu gübreler toprağın pH’ının düşmesine neden olduğu için kimyasal gübrelerin yapısında bulunan ağır metallerin toprağa geçişi hızlanmaktadır.
– Nihai ÇED raporunda önemli çelişkiler bulunmaktadır. Örneğin alt yapı çalışmaları için ÇED gerekli değildir kararı alan proje sahibi, araziyi + 7 kotuna çıkarabilmek için Filyos limanında bulunan atık malzemeler ile dolgu ve tesviye edileceğini, ayrıca inşaat süresince tozumayı önlemek için günde 20 metreküp su kullanılacağını ifade etmektedir. Buna karşın nihai ÇED raporunun çevresel fayda maliyet analizi başlığında sayfa 37 Tablo 21’de ‘’hava kirliliği’’ sütununda projenin inşaat aşamasında kazı, dolgu işlemlerinin yapılmayacağı için toz emisyonun meydana gelmeyeceği iddia edilmektedir. Bu önemli bir çelişkidir.
-Tesis içerisinde var olan 9 ayrı fabrikaya ait 12 baca bulunmaktadır. Bu bacalardan atmosfere birbirinden farklı kirletici ve zararlı kimyasallar salınacaktır. Her bir maddenin atmosferde yayılımı farklı olacağı gibi bunların birbirlerini etkileyerek kimyasal dönüşümlere uğramaları söz konusudur.
-Filyos projesi hammadde temini ve ürün sevkiyatı için uygun olmayan bir bölgede kurulmuştur. Hammaddeler çevre ülkelerinden temin edilecektir. Bir bölümü de Boğazlar üzerinden taşınacaktır. Ürünler ise İÇ Anadolu ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine taşınacaktır. Bu da ister istemez Batı Karadeniz bölgesinde ilave ulaşım yolları (kara ve demiryolu) yatırımları yapılmasını gerektirecektir.
-Projenin bir diğer tehlikesi de zeminle ilgilidir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasınca Ankara’da düzenlenen 51. Türkiye Jeoloji Kurultayı’nda sunulan ve “Arazi Kullanım Kapasitesi Belirleme Çalışmalarında Yerbilim Verilerinin Uygulanmasına Bir Örnek: Aşağı Filyos Vadisi (Zonguldak, Batı Karadeniz)” başlıklı bildiride proje alanı zeminin son derece riskli olduğu ifade edilmektedir.
Peki Gaz Çalışmaları Nasıl İlerledi?
Halk arasında ‘Karadeniz Gazı’ olarak bilinen doğalgaz, Batı Karadeniz Doğal Gaz Boru Hattı Faz-1, Batı Karadeniz Doğal Gaz Boru Hattı Faz-2 ve Batı Karadeniz Doğal Gaz Boru Hattı Faz-3 çalışmalarıyla tamamlandı. Doğalgaz Boru Hattı çalışmaları BOTAŞ’ın sorumluluğu altında gerçekleşti.
Botaş’ın ihaleye çıktığı ilanda 35 bin 858 metre uzunluğunda 48 inç çapında yüksek basınç doğalgaz çelik boru hattı sistemi yapılacağı belirtiliyor. BOTAŞ’ın resmî sitesinde ise Faz-1 hattının iki kısım olarak tamamlandığı görülüyor. Bunların ilki Filyos Doğalgaz Ölçüm İstasyonu, diğeri ise Doğalgaz Bağlantı Hattı.
Batı Karadeniz Faz-2 Doğalgaz Boru Hattı Projesi yapım işi ise 515.000.000 TRY karşılığında yarı yarıya olmak şartıyla AHM ve Talu İnşaat JV’ye verildi.
Proje alanı için acele kamulaştırılmaya gidildi, karar Resmî Gazetede yayınlandı.
“Batı Karadeniz Faz-2 Doğal Gaz Boru Hattı Projesinin gerçekleştirilmesi amacıyla haritada gösterilen güzergaha (Zonguldak-Düzce-Sakarya) isabet eden taşınmazlar ile söz konusu Proje kapsamında inşa edilecek sabit tesisler, ulaşım yolları, enerji nakil hatları, katodik koruma hatları ve anot yataklarının yapımı amacıyla ihtiyaç duyulan taşınmazların, mülkiyet şeklinde ya da daimi/geçici irtifak hakkı kurulmak suretiyle Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılmasına, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesi gereğince karar verilmiştir”
Kararda Bahsi Geçen Harita
Faz-2 Doğalgaz Boru Hattı Çalışmalarından Görüntüler
*Fotoğraflara ve proje detaylarının tamamına TALU İnşaat’ın sitesinden ulaşabilirsiniz.
Faz-3 Doğalgaz Boru Hattı Çalışmaları
Batı Karadeniz Faz-3 Doğalgaz Boru Hattı Projesi yapım işi de 509.999.999 TRY karşılığında yarı yarıya olmak şartıyla AHM ve Talu İnşaat JV’ye verildi. Proje kapsamında 86 bin 156 metre uzunluğunda, 48” çağlı doğalgaz çelik boru hattı sistemi, 2 adet hat vana istasyonu, 1 adet pig alıcı istasyonu, 1 adet hot-tap vanası ve 1 adet hat vanası yapım işleri ile ilgili malzeme temini bu şirketler tarafından yapıldı.
*Fotoğraflara ve proje detaylarının tamamına TALU İnşaat’ın sitesinden ulaşabilirsiniz.
Boru Hattı Güzergahı Nasıl Seçiliyor?
Yeni adıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, eski adıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Formunda yayınladığı Çalışma Grubu Raporu’nda boru hattı güzergahının seçimine yönelik şu açıklama yapılıyor:
“Güzergâh seçimi, boru hattı tasarımında en önemli aşamadır. İki nokta arasındaki en ideal hat güzergâhı, iki nokta arasındaki en kısa yol olmasına karşın, bu yol her zaman en uygun seçim olarak ortaya çıkmayabilir. Güzergâh seçiminde dikkate alınacak önemli bölgeler; koruma alanları, yaban hayatı, arkeolojik alanlar, coğrafya (kayalık alanlar, fay hatları, erozyon alanları), geçitler(karayolu, demiryolu, nehirler), yerleşim alanları ve tesisler olarak sıralanabilir. Deniz boru hatlarında da en kısa yol en uygun çözüm olmayabilir. Deniz boru hatlarının güzergâh seçiminde ortaya çıkan engeller ise, açık deniz yapıları, batıklar, denizaltı faylar, heyelan alanları ve sualtı yüzey özellikleri (yamaçlar, volkanlar, erozyon) olarak gösterilebilir.”
Zonguldak’taysa doğalgaz boru hattının güzergahı için 32 km kamulaştırma gerçekleşti. Sazköy’den başlayan BOTAŞ, boru hattı Aşağı İhsaniye, Gökçeler, Güdüllü, Demirciören, Temenler, Yukarı Göynük, Esentepe, Esenyurt ve Çayır köyünden Zonguldak merkez ilçeye, oradan da merkez ilçeye bağlı Sofular Köyünden geçerek Sapça, Osmanlı, Kabalaklı ve Himmetoğlu Köyünde Elvanpazarcık Beldesindeki Botaş deposuna…
Şahin Planlamanın 2022 yılında yayınladığı ‘Zonguldak İli – Çaycuma İlçesi Filyos Mevkii Sakarya Gaz Sahası Denizaltı Üretim Tesisleri, Denizaltı Nakil Hatları Amaçlı Uygulama İmar Planı Açıklama Raporu’nda proje konumu aşağıdaki fotoğrafla gösterildi.
Google aracılığıyla ulaşılan uydu görüntülerindeyse alan aşağıdaki gibi görülüyor:
Boru hattının geçtiği bölgelerdeyse doğanın tahrip edildiği açıkça görünüyor.
“Bu haber, Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriği tamamıyla Burak Altınok’un sorumluluğu altındadır. Avrupa Birliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir. Gazeteciler Cemiyeti içeriğin üretilmesinde ve düzenlenmesinde rol almamıştır.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.