DOLAR 32,4549 -0.11%
EURO 34,8501 -0.5%
ALTIN 2.440,050,17
Ankara
24°

KAPALI

Engelli bireyin toplum yaşamına katılım sorunu

Engelli bireyin toplum yaşamına katılım sorunu

Türkiye, engellilerin yaşamını kolaylaştıracak uluslararası sözleşmelere imza atsa da, gereğini yerine getirmedi. Dünya Sağlık Örgütünün “sosyal engelli” diye tanımladığı grup Türkiye’de yok sayılıyor.

ABONE OL
15 Haziran 2023 14:21
Engelli bireyin toplum yaşamına katılım sorunu
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Haber: Suat Gezici – Elazığ / Kapak Fotoğrafı: Depophotos – Çağlar Oskay

Dünyada 1 milyar üzerindeki engelli sayısı Türkiye’de 2.5 milyon civarında. Son verilere göre; Ulusal Engelli Veri Sistemi’ne kayıtlı engelli nüfusun yüzde 56’sı erkek yüzde 44’ü ise kadınlardan oluşuyor.

Engellilik, “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetmiş, normal yaşamın gereklerine uyamama hali” olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün engelli (disabled) tanımında, zihinsel, ortopedik, görme ve işitme dışında  “sosyal engelli”  de yer alıyor. Türkiye’de ise böyle bir tanımlama yok.

 Oysa, Türkiye’de milyonlarca sosyal engelli bulunuyor. Eğitim yoksunu insanlar, işsizler, yoksullar, baskı altındaki kadınlar ve koruma altındaki bireylerin sosyal engelli sayılması gerektiği savunuluyor. Türkiye’de engellilerin, sayısal olarak büyük bir kısmını oluşturan “sosyal engelli” bireyler yok sayılarak  engelli olarak görülmemekte. Bu kavramın daha çok gelişmiş, zengin ülkelerde geçerli olduğu görülüyor.

Yapılması gerekenler

Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Bireylerin Haklarına Dair Sözleşme (EHS) adlı insan hakları sözleşmesini 2009 yılında onayladı.

Bu sözleşme uyarınca, dünyada ve Türkiye’de engellilerle ilgili olarak gerçekleştirilmesi gereken kimi uygulamalar şöyle:

• İhtiyacı olan herkesin EHS ile uyumlu, uygun, zamanında, maliyeti karşılanabilir ve yüksek kaliteli rehabilitasyon müdahalelerine erişiminin sağlanması.

• Köklü rehabilitasyon hizmetleri bulunan orta gelirli ve yüksek gelirli ülkelerde, hizmetlerin kapsamının genişletilerek ve uygunluğu, kalitesi ve maliyetinin karşılanabilirliği iyileştirilerek etkinliğin ve etkililiğin iyileştirilmesine yoğunlaşılmalı.

• Düşük gelirli ülkelerde ise, uygun maliyetli yaklaşımlarla rehabilitasyon hizmetlerinin başlatılmasına ve zamanda geliştirilmesine yoğunlaşılmalı. Çok çeşitli paydaşlar bu konuda rol almalı.

• Hükümetler, rehabilitasyon hizmetlerine yönelik politikaları, düzenleyici mekanizmalar ve standartları geliştirmeli, uygulamalı ve bunların izlemesini yapmalı. Ayrıca, bu hizmetlere eşit erişim teşvik edilmeli.

• Hizmet sunucular en yüksek kalitede rehabilitasyon hizmetleri sunmalı.

• Diğer paydaşlar (kullanıcılar, meslek örgütleri vb.) farkındalığı artırmalı, politika geliştirilmesine katılmalı ve bunların uygulanmasını izlemelidir.

• Uluslararası işbirliği iyi ve gelecek vadeden uygulamaların paylaşılmasına ve rehabilitasyon hizmetleri başlatan ve bunları genişleten ülkelere teknik yardım sağlamaya yardımcı olabilir.

• Politikalar ve Düzenleyici Mekanizmalar hâlihazırdaki politikaların, sistemlerin, hizmetlerin ve düzenleyici mekanizmaların değerlendirilmesi, hizmet sunumunun iyileştirilmesi için boşlukları ve öncelikleri tespit etmeli.

• Mali açıdan sürdürülebilir bir şekilde, ulusal rehabilitasyon planları geliştirilmeli ya da halihazırdakiler gözden geçirilmeli.

• Politikaların mevcut olduğu durumlarda, EHS ile uyumluluğun sağlanması için gerekli değişiklikler yapılmalı.

• Politikaların mevcut olmadığı durumlarda, ülkenin bağlamı ve EHS ile uyumlu politikalar, mevzuat ve düzenleyici mekanizmalar geliştirilmeli. 

Engellinin toplumsal hayata katılımı


Engelsiz Yaşama Derneği (Ey-der)’in derlediği OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i engelli bireylerden oluşuyor. Bu, dünyada 1 milyar engelli olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle engelli bireyler, dünyadaki “en büyük azınlık” olarak nitelendiriliyor. OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı yüzde 6. Bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkıyor. 50-64 yaş arasında ise yüzde 24’ü buluyor.

• Avrupa Birliği’nde 15-64 yaş arası temel etkinlik problemi yaşayan engelli birey sayısı 44 milyon, hayat boyu süren bir sağlık problemi nedeniyle kısıtlı çalışma imkanına sahip engelli birey sayısı 35 milyon.

• Dört engelliden ancak 1’i yardım alabiliyor.


• AB ülkelerinde ilkokuldan sonra okulu bırakan engelli oranı yüzde 25.


• AB’de engellilerin yüzde 29,9’u yoksulluk-sosyal dışlanmışlık riski altında, Türkiye’de bu oran  yüzde 77,1


• Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre engellilerin % yüzde 80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.


İstihdama katılım



• 2000’li yılların sonuna doğru OECD ülkelerinde engelli nüfusun istihdam oranı yüzde 44 olarak ölçülmüş, bu oran engelli olmayanlarda yüzde 75.  İşsizlik oranı engelliler için yüzde 14, engelsiz nüfus için ise  yüzde 7. İstihdam edilen engellilerin yüzde 22’si yarı zamanlı işlerde çalışıyor, bu oran engelli olmayanlarda yüzde 13.

• AB’de 15-64 yaş arasındaki engelli olmayan bireylerin istihdamı yüzde 66.9 iken, bu oran engellilerde yüzde 47. Bu oranlar Türkiye için yüzde 51 ile yüzde 41.1 olarak veriliyor. Engelliler için AB’de en yüksek istihdam oranı İsveç’te (yüzde 66.2), en düşük istihdam oranı ise Macaristan’da (yüzde 23.7).

• Türkiye’de istihdam edilen 90 bin 131 engelli bireyin 12 bin 223’ü kamu, 77 bin 908’i özel sektörde çalışıyor.


Kamu yardımları



• OECD ülkelerinde engellilere ayrılan kamu yardımı gayri safi milli hasılanın yüzde 2’sini oluşturuyor. Bu oran Norveç, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde yüzde 4-5’lere kadar yükseliyor. Türkiye’de ise 1990-2007 yılları arasında sadece binde 1.

• Çalışma yaşındaki nüfusun yüzde 6’sı bu kamu yardımlarıyla geçiniyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Kuzey ve Doğu Avrupa’daki bazı ülkelerde bu oran yüzde 10-12 arasında değişiyor.

• Kamu harcamalarının yüzde 95’i doğrudan yardımlara gidiyor. Sadece Almanya, Norveç, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde bu miktarın yüzde 10’u istihdama kazandırma programlarına harcanıyor.

• Ortalamada dört engelliden biri engelli yardımı alıyor. Akdeniz ülkelerinde engelli yardımından yararlanma oranı daha da düşük. Örneğin Yunanistan’da engellilerin yüzde 85’i yardım almıyorken, yüzde 22’si ne bir kamu yardımından faydalanabiliyor ne de istihdam ediliyor.

• OECD ülkelerinde engellilere yönelik harcamalar yapılan sosyal harcamaların yüzde 10’una denk geliyor.

• Türkiye’de 2012 yılı itibariyle yaklaşık 410 bin engelli yardımlardan düzenli olarak yararlanıyor, bu oran kayıtlı bireylerin yüzde 38.4’ü demek. Kayıtlı olanların yüzde 27’si “özürlü aylığı”ndan, yüzde 11,2’si ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün ayni ve nakdi yardımlarından düzenli olarak yararlandıklarını belirtiyor. Kayıtlı olanların yüzde 55,7’si ağır fiziksel iş ve güç gerektirmeyen işlerde çalışmak istiyor.


Yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık



• OECD ülkelerinde içinde engelli birey olan hanelerin yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında gelire sahipken, bu oran engelli birey olmayan hanelerde yüzde 14. Ayrıca engellilerin gelirleri ulusal ortalamalardan yüzde 15 daha düşük.

• 2013 verilerine göre, AB’de 16 yaş üstü engellilerin yüzde 29.9’u yoksulluk ya da sosyal dışlanmışlık riski altında. Bu alanda 2007 yılından bu yana Türkiye verisi bulunmuyor. 2007 yılında Türkiye’deki engellilerin yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık riski yüzde 77.1 olarak bildirilmiş.


Eğitim



• OECD ülkelerinde iş gücü nüfusunda düşük eğitimli (ortaokul ve öncesi) bireylerin nüfusa oranı engelliler için yaklaşık yüzde 40 iken, bu oran engelli olmayan bireyler için yaklaşık yüzde 20.

• Avrupa Birliği ülkelerinde ilkokuldan sonra engelli bireylerin okulu bırakma oranı yüzde 25. Bu oran İsveç’te yüzde 11 iken, Türkiye’de yüzde 60.

• 25-64 yaş arası çeşitli eğitim programlarına (yaşam boyu öğretim) katılım oranı engelli olmayan bireyler için yüzde 9.8 ken bu oran engelli bireyler için yüzde 6.9. Türkiye’de ise bu oranlar sırasıyla yüzde 4.1 ile 1.7.

• 30-34 yaş arası engellilerin yüksek öğrenimi tamamlama oranı AB’de yüzde 22.1 iken bu oran Türkiye’de 6.8.


Türkiye’de engelli bireylerin durumu



Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan Engelli İstatistik Bülteni 2023 Ocak ayı raporuna göre; Ulusal Engelli Veri Sistemine kayıtlı engelli sayısı 2 milyon 511 bin 950. Engelli nüfusun yüzde 56’sını erkekler, yüzde 44’ünü kadınlar oluşturmakta.

• Yaş gruplarına göre toplam engellilerin; 381 bin 129’u 0-19 yaş gurubunda, 1 milyon 573 bin 500’ü 20-64 yaş gurubunda ve 572 bin 289’u 65 yaş ve üzeri yaş grubunda.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık 2022 verilerine göre Türkiye’de engellilerin işgücüne katılma oranı; erkeklerde yüzde 35,4, kadınlarda ise yüzde 12,5.

 

Engel durumu Kişi sayısı Yüzde
Görme  215 bin 76 %9,53
İşitme  179 bin 867 %7,97
Dil ve konuşma  33 bin 686 %1,49
Ortopedik 311 bin 131 %13,78
Zihinsel 385 bin 313 %17,07
Ruhsal ve duygusal 170 bin 927 %7,57
Süreğen hastalıklı 917 bin 259 %40,63
Diğer 44 bin 258 %1,96
Toplam 2 milyon 511 bin 950 %100

 

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.