Türkiye’de 13,2 milyon emeklinin 7,9 milyonu, asgari ücret ve asgari ücretin altında aylıkla geçimini sağlamaya çalışıyor. Yıllarca vergi ve prim ödeyen emekliler, insanca yaşamayı mümkün kılan taleplerinin karşılanmasını bekliyor. Düşük emekli aylıklarıyla geçinemediklerini ifade eden emekliler, yaşam mücadelesinin kendileri için zorlu geçtiğini söylüyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) verilerine göre; emeklilerin yüzde 77,5’i hayatından memnun değil. Yüzde 89,9’u sağlık hizmetlerini yetersiz buluyor ve yüzde 90,2’si ise aldığı aylıkla geçinemiyor. Tüm bunların yanı sıra 13,2 milyon emeklinin 4 milyonu da çalışmaya devam ediyor. Emeklerinin içinde bulunduğu durumu, DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) Genel Başkanı Cengiz Yavuz ve tüm bu sorunların mağduru olan emeklilerle konuştuk.
Açlık ve sefalet
Emeklilerin açlığa ve sefalete mahkum edildiğini söyleyen Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, “Emekliler asgari ücret altında ücret almamalı, açlık sınırının altında olmayacak zam oranları gerçekleşmeli. Milyonlarca emekli sözde hazine yardımı ile bin 500 TL ücret alıyor. Bu miktar açlık sınırının çok altında. Hak sahipleri, dul ve yetimlerin içinde bulunduğu grup ise bin 500 TL’nin çok çok altında ücret alıyor. Bu durum emeklilerin sefalet ücretlerle yaşama mahkum edildiğini gösteriyor. Tüm emekli maaşlarının ortalaması alındığında da ortaya çıkan rakamın asgari ücretin altında olduğunu görüyoruz. Biz bu şartları kabul etmiyoruz. Emeklilere dayatılan bu şartları ve zamları kabul etmiyoruz” dedi.
‘Koşullar insani değil’
Dayatılan koşulların insani olmadığını dile getiren Yavuz, emeklilerin Toplu İş Sözleşmelerinde (TİS) taraf olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Yavuz, pandemi sürecinde emeklilerin insanca yaşayabilecekleri bir ortamın yaratılması için çağrıda bulunarak, taleplerini duyurmak için mücadelelerini sürdürmeye devam edeceklerini ifade etti.
‘Sendikal örgütlenme nefes aldırır’
Yaşadıkları sorunlar karşısında sendikal örgütlenmenin önemine değinen Yavuz, bununla var olan sorunların çözüleceğine işaret etti. Yavuz, TİS’e taraf olmalarının, emeklilerin haklarının savunulması ve sorunlarının çözülmesinin topluma nefes aldıracağını belirterek, sendikal taleplerini şöyle açıkladı:
“En düşük emekli ücretinin alt limitinin asgari ücretle sınırlandırılması. Değişik dönemlerde emekli olmuş kişilerin arasındaki farkların giderilmesi. İntibak yasasının hayata geçirilmesi. Emekli zamlarının açlık ve yoksulluk sınırının altında olmayacak şekilde revize edilmesi. İnsanca yaşamanın koşullarının oluşturulması.”
‘Emekliler yaşayan ölüler haline getirilmek isteniyor’
Sendikal faaliyetlerinin engellenmek istendiğini belirten Yavuz, kendilerine sendikal faaliyetleri gerekçesiyle dava açıldığını ve bununla emeklilerin yaşayan ölüler haline getirilmek istendiğini dile getirdi. Sendika yasası ve TİS yasasında yer alan “Türkiye’de sendika kurma hakkı çalışan ve çalıştıranlaradır” ibaresini hatırlatan Yavuz, buna rağmen sendikal faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldığına değindi. Yasal ve meşru bir sendika olduklarının altını çizen Yavuz, 13,2 milyon emeklinin TİS görüşmelerinde taraf olmasından çekince koyduğu için faaliyetlerinin engellemelerle karşı karşıya kaldığını sözlerine ekledi. Yavuz, “Emekliler olarak sendika kurma hakkına sahibiz. 1995 yılından beri emeklilerin hak mücadelesini savunuyoruz. Yargı mercileri bağımsız ve bilimsel kararlar, sendikal faaliyetlerimizi gerçekleştirme önündeki engellerimizi daha önce kaldırdığı gibi yine kaldıracaktır. Bizde emeklilerle beraber yürüttüğümüz haklı mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz” diye konuştu.
Emekli aylığıyla kira ödeyemiyor
Turizm sektöründe 25 yıl çalıştıktan sonra emekli olan Faruk Kermes, temel ihtiyaçların pahalılığından şikayetçi. Emekli aylığının elektrik, su ve doğalgaz faturalarını dahi karşılamadığını aktaran Kermes, şunları söyledi:
“Yıllarca devlete prim ve vergi verdim. Hukukun dışına çıkmadan bir yaşam sürdüm. Bugün gelinen noktada emeklilik maaşı ile ev kirasını bile ödeyemeyecek durumdayım. Biz emekliler insan gibi, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz. Ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanamıyorum. Bundan büyük adaletsizlik ne olabilir… Her şeye zam yapılırken emeklilerin nasıl yaşadığına hiç bakılmıyor.”
‘Ülkenin sırtında kambur gibi görüyorlar’
Nusret Karaduman, emeklilerin “yaşayan ölüler” haline getirildiğini belirterek, sorunlarının çözüleceğine dair umudunun olmadığını ifade etti. Karaduman, “Bizim ölmemizi istiyorlar. Hastalıkla, açlıkla, yoksullukla baş başa bırakmışlar bizi. Ülkenin sırtındaki kambur gibi görüyorlar. Sadece insaf bekliyoruz. Hayat bizim için gerçekten zor geçiyor. Çocuklarımıza bakmamız gerekirken biz çocuklarımızın eline bakıyoruz. Kişisel ihtiyaçlarımı bile karşılayamıyorum” dedi.
Her şeye zam emekliye yok
Tekstil sektöründe 27 yıl çalıştıktan sonra emekli olan Turan Hakyemez, aldığı emekli aylığının hiçbir şeye yetmediğini söyledi. Hakyemez, içinde bulunduğu durumu şöyle anlattı:
“Bir yandan ailemin geçimini sağlamak bir yandan da hastalıklarla mücadele ederek bugüne kadar yaşadım. Ben isterdim ki, yıllardır ödediğim primlerin, bugünlerde en azından temel ihtiyaçlarımı karşılayacak şekilde bir ücrete karşılık olmasıydı. Ama yok. Geçinemiyoruz arkadaşım. Bin 300 TL ile nasıl geçinebilirsin? Her şeye zam var, emeklilere yok. Niye yok? Çünkü emeklileri insan yerine bile koymuyorlar. Ücretli köle, toplumun sırtına yük olarak görüyorum kendimi. Ben yaşamaktan bıktım.”
‘Buhran sürecini yaşıyoruz’
2017 yılında emekli olan ve bin 400 TL aylık aldığını aktaran Nazım Yurtseven ise ülkede bir buhran sürecinin yaşandığını savundu. Yurtseven, temel tüketim maddelerine sürekli zamların yapıldığına dikkat çekerek, alım gücünün düştüğünden yakındı. Enflasyon oranına göre emeklilere zam yapılmadığına değinen Yurtseven, “Bizim maaşlarımıza yüzde 1 ila 5 oranında zam yapılıyor. Ama market fiyatları böyle mi? Geçen sene 34 TL’ye aldığımız yağ, bugün 90 TL. Ülke böyle bir durumdayken, nasıl zenginleşebilir ki? Bir ülkedeki temel tüketim maddelerine yapılan zamlar bize ağırlık olarak dönüyor. Hani diyorlar ya hepimiz aynı gemideyiz diye, biz geminin bodrum katında tutsak edilmişiz. Güneşi bile görmemize izin vermiyorlar. Emekli ve yaşlı insanlara sahip çıkacak politikalar hayata geçirilmeli. İnsan gibi yaşamak herkesin hakkı” dedi.
HABER : MEHMET HALİT ÇETİNBAŞ / İSTANBUL – ARAŞTIRMA YAZISI
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.