Haber: Gülistan Özel / Kapak Fotoğrafı: Depophotos
Asgari ücrette yapılan artışın ardından emekliler, hükümetten bayram öncesinde kendi maaşları için de bir açıklama beklediler. Ancak bir “müjde” açıklamasının gelmemiş olması, emeklilerin Kurban bayramına “buruk” girmelerine neden oldu. Artan enflasyonla beraber hayat pahalılığının en çok etkilediği kesimlerin başında emekliler bulunuyor. Son verilere göre, emekli sayısı 15 milyon civarında. 9. Köy’e konuşan emekliler insanca bir yaşam talep ettiklerini söylediler.
“Bayram sevgi, huzur, şen sofralar demekti”
Emekli öğretmen Ahmet Kımız, beş yıl önceye kadar da çocuklarıyla birlikte bayram kutladıklarını belirtti. Son zamanlarda ise bu durumun değiştiğini belirten Kımız, yaşadıklarını şöyle anlattı;
“Emekli maaşımızın sınırlı olması bazen bayram harcamalarında kısıtlamalar yapmamıza neden oluyor. Bayram deyince huzur, sevgi, şen sofralar gelirdi aklımıza. Kaç bayram oldu tatlı bile alamadım. Emekli bir öğretmenin hali böyle mi olmalıydı? Açlık sınırı 10 bin lirayı aşmışken, 7 bin TL ile nasıl geçinebilirim? Bu sorular yıllardır cevapsız kalıyor. Bayramda dede harçlık verir, evin büyüğü olarak bütün aileyi misafir kabul ederdi. Ama şimdi öyle değil. Bayram alışverişimi çocuklarım yapıyor.”
Bayram buruk karşılanıyor
Memur emeklisi olan Fatma Kurtalan ise, bayramı yalnız geçirmekten dertli. Çocuklarının yurtdışında yaşadığını, emekli maaşının azlığı nedeniyle bayram alışverişlerini de sınırlı yapmak zorunda kaldığını anlatan Kurtalan, şöyle konuştu;
“Bayramı genellikle yalnız geçiriyorum, çünkü çocuklarım yurt dışında yaşıyor. Bu yüzden bayramı buruk karşılıyorum. Bu durum beni bazen üzse de, tek başıma da bayramı güzel geçirmeye çalışıyorum. Emekli maaşımızın sınırlı olması, bayram alışverişlerinde kısıtlamalar yapmamıza neden oluyor. Temel gıdalar ve et gibi temel ihtiyaçlarımı karşılamaya çalışıyorum, ancak bazen bütçe sınırları içinde olmak zorunda kalıyorum. Geçinemediğim ve kiramı ödeyemediğim zamanlarda çocuklarımdan destek alıyorum. Halimiz çok kötü, yıllarca ülkeme hizmet ettim. Emeklilik hayatımın böyle geçmesi o kadar acı ki.”
Aldığı maaşın kirasını bile karşılamaya yetmediğini anlatan Kurtalan, “Elim ayağım tutsa çalışırdım. Çünkü aldığım maaş kiramı bile karşılamıyor. Derin bir mutsuzluk yaşıyorum, nerede o eski bayram havası? Nerede o bol bereketli sofralar? Bayram zenginlerin bayramı olmuş” diye konuştu.
“Çocuklarım bana harçlık veriyor”
Mustafa Arslan da 68 yaşında bir işçi emeklisi. Bayram nedeniyle çocuklarını şehre ziyarete geldiğini anlatan Arslan, eskiden kurban kesebildiklerini şimdilerde ise o kültürden çok uzaklaştıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bayramı genellikle köyde ailemle birlikte geçiriyordum. Kendi kurbanımızı keserek et ihtiyacımızı karşılıyorduk, bu da bizi mutlu ediyordu. Ancak son zamanlarda böyle imkanlarımız kalmadı. Eskisi gibi bir dayanışması kültürü kalmamış, herkes karnını doyurma derdinde. Emekliler zaten zor yaşıyor. Temel ihtiyaçlarımızı kendi başımıza karşılayamıyoruz. Buraya geliş gidiş biletimi çocuklarım karşılıyor. Onlara da yük olmak istemiyorum ama bayramda da onlarla birlikte olmak istiyorum. Çünkü bu bizim kültürümüz, biz böyle yaşamayı seviyoruz. İçimdeki burukluk, torunlarıma bayram harçlığı veremiyorum. Çocuklarım bana harçlık veriyor. Bir sofra hazırlayıp çocuklarımı misafir edemiyorum. Emekli maaşıyla ayakta kalınamaz. Bayramların eski tadı tuzu yok artık maalesef. Bir kilo şeker almak istedim 350 TL. Kurban kesmeyi bırakın ben şeker alamıyorum.”
Hastane masraflarını karşılayamıyor
78 yaşındaki Elif Solmaz ise bayramı çocukları ve torunlarından uzak karşılayacağından dertli.. Sigortasının karşılamadığı ilaçları almak zorunda olduğu için emekli maaşının çoğunu hastane ve ilaç masraflarına ödediğini söyleyen Yılmaz, bayramın kendisine “neşe değil, hüzün getirdiğini” şu sözlerle anlattı;
“Bazen çocuklarım bana harçlık yolluyor. 10 yıldır aynı giysileri giyiyorum. Bundan şikayet etmiyorum ama 20 yıldan fazla hizmet ettikten sonra bu durumda olmak beni üzüyor. Bizlere verilen maaşla kuşlar bile doymaz. Üstelik her şey sürekli zamlanmasına rağmen bize zam yapılmıyor. İkramiye dedikleri parayla kiranızın yüzde 25’ini ödeyemezsiniz. Koşullar hiç insani değil, bizi ülkenin sırtında bir kambur olarak görüyorlar. Herkese bol kepçeden zam, emekliye zam gündeme gelse de değer görmüyor. Komşulardan kurban veren olursa et yiyebiliyorum. Ama artık görüyorum ki çoğu insan artık benimle aynı durumda. Her halde bir gece ansızın yatağımda kederimden öleceğim. Hastalıklarımdan dolayı haftanın 4 günü hastane yollarındayım. Sigortamın karşılamadığı ilaçlar var. Kalan maaşımın çoğu buraya gidiyor zaten. Bayram benim için hüznü ifade ediyor. Yola bakıyorum gelen yok, ben gitmek istesem çocuklarımın yanına gidemiyorum. Çocuklarıma masraf olmasın diye.”