DOLAR 34,7313 -0.03%
EURO 36,5971 0.13%
ALTIN 2.955,050,16
Ankara

KAPALI

Emekli komutanlar kurtarma çalışmalarını değerlendirdi Alandaki asker sayısı yetersiz
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Emekli komutanlar kurtarma çalışmalarını değerlendirdi Alandaki asker sayısı yetersiz

Emekli komutanlar kurtarma çalışmalarını değerlendirdi Alandaki asker sayısı yetersiz

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında 4 bin 544 kişinin hayatını yitirdiği, 5 bin 775 binanın da yıkıldığı belirtildi. Arama kurtarma ekiplerinin yıkım meydana gelen 10 ilin birçok bölgesine ilk gün içinde ulaşamaması, deprem bölgesinde askeri personelin neden yeterli seviyede rol almadığı sorusunu da beraberinde getirdi. Emekli komutanlar süreci 9. Köy muhabiri Deniz Ali Tatar’a değerlendirdi.

ABONE OL
17 Şubat 2023 11:33
Emekli komutanlar kurtarma çalışmalarını değerlendirdi Alandaki asker sayısı yetersiz
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler; Adana, Adıyaman, Osmaniye, Diyarbakır, Gaziantep, Malatya, Kilis ve Hatay’da ciddi can ve mal kaybına yol açtı. AFAD’ın deprem bölgelerindeki arama-kurtarma çalışmaları devam ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de yardımlara ikinci günde dahil olması tartışma konusu oldu. An itibarıyla TSK 3 bin askeri personelle çalışmalara dahil olurken, 2’nci Ordu Komutanlığı’na bağlı tüm komando tugayları deprem bölgesine sevk ediliyor. Emekli Koramiral Atilla Kezek ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, ordunun geçmiş dönemlerdeki afet çalışmalarını 9. Köy’e değerlendirdi. Ordunun doğal afetlere karşı eylem kapasitelerine de değinen emekli paşalar, deprem bölgesinde yeterli sayıda askerin bulunmadığının da altını çizdi.

Kezek: “Ordu, deprem ve diğer doğal afetlerde en hızlı reaksiyon veren kurumdur”

Emekli Koramiral Atilla Kezek, ordunun diğer arama kurtarma gruplarından daha hızlı olay yerine intikal edebilecek güce sahip olduğunu söyledi. Kezek sözlerine şöyle devam etti:

“Ordu kurulu ve devamlı bir organizasyon olduğundan, deprem ve diğer doğal afetlerde en hızlı reaksiyon veren kurumdur. Devamlı güncellenen ‘Doğal Afet Yardım Planları’ (DAFYAR) vardır. Bu nedenle diğer arama kurtarma gruplarından daha hızlı olay yerine intikal edecek (askeri uçak, helikopter, gemi) ulaşım vasıtalarına sahiptir. Son depremde bu imkanlardan faydalanılmadığı görülüyor. Halbuki bu depremin 1999 depreminden farkı, ağır kış şartlarında meydana gelmesidir. Bu nedenle deprem sonrası ilk 24 saat çok önemlidir. Öncelik enkaz altında kalanların çıkartılması olmalıydı. 24 saatten sonra, -5 derecede enkaz altında kalanların yaşama şansı oldukça düşüyor. Asker sayısı yeterli değil maalesef.”

1999 Gölcük Depremi’nde askerlerin çalışmalarını hatırlatan Kezek, emir verildiği anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm personelinin halkın yardımına koşacağını da hatırlatıyor: “Gölcük depreminde ertesi gün garnizon kapıları tamamen açılmıştı. Depremden etkilenmemiş tüm personel halkın yardımına koşmuştu. Birçok insanımız askerler tarafından enkaz altından çıkartılmıştı. Askeri gemilerin fırınları devamlı surette çalışarak halka ekmek yapıp dağıtmıştı. Ben o zaman Donanma Komutanlığı Genel Sekreteriydim. Bölgeye gönderilen yardımlar Donanma Komutanlığı’nca kontrol ve koordine ediliyor ve düzen içinde dağıtılıyordu. Daha sonra Gölcük’ün doğusu ve batısına konuşlandırılan iki tugay, kurulan çadır kentlerde aylarca bölge insanlarına yardım edip destek olmuştu. Gölcük depremi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin doğal afetlere karşı hazırlık, eğitim ve planlamalarını hızlandırmıştı. Şu anda durum ne bilmiyorum. Ancak eminim ki emir verildiği anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm personeli halkının yanında olur. Yeter ki ‘haydi’ densin.”

Yavuz: “Yaşadığımız depremde askerlerin sahaya indiklerini görüyoruz, ancak sayının yeterli olmadığı da açık”

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, askerlerin afet alanlarında görev almasının siyasi iradeye bağlı olduğunu belirtirken, yeteri kadar askerin sahada olmadığının da altını çiziyor: “Olası tehditlere karşı caydırmak, tehdit gerçek olduğunda savaşmak, iç güvenlik harekâtında siyasi irade emir verdiğinde kullanılmak ve doğal afetlerde yardım planlarını devreye sokmak; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rolleri aslında. Tabii tüm bunlar, siyasi iradenin emirleri doğrultusunda olan faaliyetlerle yürütülür. Neticede askerlerin doğal afetlerde görev almaları, bakanlıktan verilecek bir emirle mümkün olur. Yaşadığımız depremde de askerlerin sahaya indiklerini görüyoruz elbet, ama yeteri kadar olmadıkları da açık. Bunun nedenini bilemiyoruz, ama siyasi iradenin sadece AFAD’la bu konuda bir yürütme yapma kararı alması neden olabilir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin işlevinin farklılaşması ve yeteneklerinin sınırlandırılması da bir neden olabilir. Çünkü bir yandan da askerlik süresi kısaltıldı ve bedelli askerlik yapılıyor. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde profesyonel olarak bu maksatla belirlenen birlikler dışında, diğer birliklere doğal afet yardım planları ve arama-kurtarma eğitimi veriliyor mu bilmiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri sadece doğal afetlerde arama-kurtarma yapmayabilir, ama hava ve deniz araçlarıyla ulaştırma konusunda veya barındırma konusunda destek olabilir. Ya da ellerindeki seyyar mutfaklarla, bölgede aç kalanlara yemek verebilir. Sahada asayiş ve güvenlik sağlayabilir, ama sağlık desteği veremez çünkü kendi içindeki sağlık birimi artık yok.”

Bölgedeki kar yağışı ve hava muhalefeti dolayısıyla daha fazla personele ihtiyaç olduğunu belirten Yavuz: “Hava durumu tabii ki işi zorlaştıran bir faktör. Ama esas faktör, bölgedeki askerlerin kullanılması dışında bölge dışından asker getirilmesi konusunda bir emir verilip verilmediği. Örneğin Gelibolu’dan 2’nci Kolordu İstihkam Alay Komutanlığında görevli askerlerin deprem bölgesine hareket ettiğine dair, Milli Savunma Bakanlığı’nın bir açıklaması var. Bu emir dün de verilebilirdi. Yolların kapalı olduğu söyleniyor, mesela iskân birliklerinin imkanlarından ve iş makinalarından faydalanılabilir.” dedi. 1999 depremi sonrası yapılan çalışmalardan da bahseden Yavuz: “2004 yılında ben tugay komutanıyken, 1’inci Ordu Karargahı’nda bir deprem semineri yapılmıştı. Ordudaki tüm tugaylar için görev bölgeleri belirlendi. O görev bölgelerindeki birlikler, ilçe belediyeleri ve kaymakamlıklarla koordinasyonda bulundular ve gerekli, planları hazırladılar. Ama şimdiki durumu bilemiyorum” diye belirtti.

Gölcük depreminde askerin bölgeye müdahalesine olanak sağlayan EMASYA Protokolü’nden de söz eden Yavuz: “EMASYA, askerlerin emniyet-asayiş-yardımlaşma kapsamında kullanılmasıyla ilgilidir. Bunun ismi değişti ama hala geçerli. Valilikten talep geldiğinde askerler güvenlik ve asayiş hizmetlerinde kullanılıyor. Ama EMASYA Protokolü, Genelkurmay ve İçişleri Bakanlıkları arasında yapılan bir protokoldü. Bu protokole göre, valilik yardım talebinde bulunmasa dahi askerler kendi komutanlarının emrinde gidip yapılması gerekeni o bölgede yapardı. Ancak bu protokol, yürürlükten kaldırıldı. Bu deprem için de EMASYA’yı içeren bir plana ihtiyaç var” dedi.

HABER : Haber: Deniz Ali Tatar

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.