Funda Canpolat
Elazığ’ın Maden ilçesinde, 2007 yılında yapılan bir ihale ile rezerv çalışmalarına başlayan bir firmanın bölgeye boşalttığı hafriyat “doğal olmayan heyelan” riskine neden oluyor. Firmanın 2014’ten beri döktüğü hafriyatın yarattığı heyelan tehlikesine yetkililerin bulduğu çözüm ise hafriyatı değil, ilçeyi taşımak.
“Yıldızlar Holding burayı 29 Ağustos 2007 yılında ihaleyle satın aldı. 2008 yılında yavaş yavaş çalışmalara başladılar. O süreçte henüz cevher çıkarılmıyor. Fabrikanın düzeni idari binalar kısmı hazırlanıyor, kuruluyor. Daha sonraki süreçte de cevher çıkarmaya başladıktan sonra 2014 yılında benden önceki dönem görev yapan Belediye Başkanı Sayın Musa Orhan’ın canlı yayındaki ifadesi ile 2014 yılından itibaren oraya hafriyat dökmeye başladılar. Kendisi müdahale ettiğini söylüyor ama başarılı olamadığını, durduramadığını ifade ediyor. Ama neticede buraya 2014 yılından itibaren dökülen bir hafriyat var. 2016 yılında kamuoyunun gündemine taşınıyor, bununla alakalı toplantılar yapılıyor ama bir şekilde hafriyatın dökülmesi engellenemiyor. Biz 2019 yılına göreve geldikten sonraki süreçte artık hafriyat zaten dökülmüyordu ama o hafriyatın oluşturduğu basınçtan dolayı bir de şu Maden giriş köprüsünün yanı başında önce de cüruf denen bir atık madde vardı. Fabrika yetkilileri o atık maddeyi de değerlendirmek için hemen köprünün 100 metre yanı başında dinamit patlatmışlar. Bunlar da bizden önceki dönemlerde oluyor. O dinamit patlatmasının köprünün ayaklarında oluşturduğu aşınmalar, yukarıda hafriyatın oluşturduğu baskı, köprünün ayaklarını kırıyor ve o köprünün ayakları kırıldıktan sonra konu resmi makamlara intikal ettiriliyor.”
2020 ve 2023 yılında meydana gelen depremler sonrası yaşanan konut ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle vatandaşların gidecek yerlerinin olmadığını vurgulayan önceki Başkan Yavuz, durumu şu sözlerle anlattı:
“Daha öncesinde AFAD İl Müdürlüğü, Çevre Şehircilik burada heyelanın nedenleri ile ilgili bir rapor sunuyorlar. Bu raporun sonucunda ilçede 2019 yılında bu bölge Cumhurbaşkanımız tarafından “afet ve risk bölgesi” olarak ilan ediliyor. Bu karardan sonra bölgenin tahliyesinin gerçekleştirilmesi gerekiyordu ancak o günkü süreçte hemen tabi yazışmalar başladı. Vatandaşın tahliyesi istendi ama bu vatandaşın gidecek herhangi bir yeri yok, konut yok. Daha sonrasında malum bilirsiniz Elazığ’da 2020 depremi oldu ondan sonra 2023 depremi oldu. O günkü şartlarda pandemi de çok yoğun bir şekilde gündemdeydi, dolayısıyla o günkü süreçte bir an önce bu bölgedeki insanların Gezin veya bir başka yere tahliye edilmesi gerektiği söylendi. Ama depremden dolayı ne Gezin’de ne Elazığ’da, ne de Ergani‘de ev olmadığı için bu arkadaşlar taşınamadılar.”
Olası bir heyelanın bölgenin tamamının su altında kalmasına neden olabileceğini söyleyen Yavuz, bu sorunun çözüme kavuşturulması yerine ‘Maden taşınsın’ denilerek dikkatlerin dağıtıldığını vurguladı:
“Fakat biz de şunu söyledik; olası bir heyelanda bu Dicle Nehri kapanırsa, bölgeyi Güneydoğuya bağlayan karayolu tıkanır, demir yolu tıkanır, Dicle nehri şişer, bölgenin tamamı su altında kalır. Bunun için yetkililer de birkaç defa gelip gittiler ama bu konu gerek deprem sonrası, gerek pandemi sonrası derken, pandemi ve depremin gölgesinde kaldı. Maden’deki sorun unutuldu. Konuyla alakalı bir kriz masası oluşturulmuş ve bir ekip görevlendirilmiş olsaydı, ‘Maden’in şu sorununu takip edin, çözüm önerilerini koyun bakalım biz de çözelim’ demiş olsalardı, Maden’in sorunu çoktan çözülmüştü. Sorun gündeme geldikten sonra birileri hemen ‘Maden taşınsın’ dedi.”
Yavuz, Maden’de heyelan riskine neden olan hafriyatın kaldırılması için Enerji Bakanı tarafından 6 ay süre tanındığını ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen hafriyatın kaldırılmadığını belirterek, “Maden’in taşınmasıyla sorunun çözüleceğine dikkat çekilerek hemen dikkatler dağıtıldı. Maden taşınsın, başka yere gitsin ama bunun da altyapısının oluşturulması, hazırlanılması gerekiyordu bu da olmadı. Dolayısıyla birileri sadece konuştu” dedi.
Belediye Başkanlığı görevine geldikten sonra, heyelan riskinin ortadan kaldırılması için, 2019 ve 2020 tarihli 2 ayrı rapor hazırladıklarını da anlatan Maden Belediyesi önceki Başkanı Yavuz, şöyle konuştu:
“Bunu biz yetkililere de sunduk. Bu heyelan sorununu çözmek çok zor değildi. Bir; öncelikle hafriyat kaldırılabilirdi. O günkü Enerji Bakanı talimat vermiş fabrikaya ve 6 ayda süre vermiş ama maalesef bu vatandaşlar 6 ay içerisinde bu hafriyatı kaldırmamışlar. Enerji Bakanı bununla alakalı herhangi bir yaptırım da yapmamış. İkincisi, ben teknik eleman değilim eğitimciyim ama bana göre çok rahat bir şekilde bu heyelan riski ortadan kaldırılabilirdi. Ne yapılabilirdi? Öncelikle giriş köprüsünün oradan başlayıp teraslama yapılarak orayı yüzde 10’lara kadar düşürülebilme ihtimali vardı. Yukarıdaki hafriyatın da kaldırılma ihtimali vardı. Dolayısıyla bu hafriyat kaldırıldığında, bu eğim oranı düştüğünde, bu hareketli bölge alınıp başka bir yere nakledildiğinde, heyelan riski ortadan kalkmış olurdu. Biz birkaç platformda bunu söylememize rağmen yetkililer sorunu çözmekten, hafriyatı kaldırmaktan ya da köprünün ayaklarını güçlendirmekten ziyade, “Maden’i taşıyalım” havasına , anlayışına girdiler. Böylece bir sürü de zaman kaybedildi.”
Madenli Vatandaş Lütfüye Gürgün ise hafriyatın ilçeye zarar verdiğini ancak devlet tarafından firmaya kesilen cezanın dahi ödenmediğini belirtti. Maden’deki esnafların risk altında olduğunu belirten Gürgün, şöyle konuştu:
“En kısa süre içerisinde ilçemize zarar veren o firmaya kesilen cezaların ödenmesi gerekiyor. Yukarı mahalledeki evler heyelan riskinden dolayı yıkılmaya başladı. Ama halen o mahallede yaşayan aileler var. En kısa sürede orada bir tedbir alınmalı .Orada yaşayan insanların tahliye edilmesi lazım. Harfiyat kaldırılabilecek durumda. Firmaya harfiyatı kaldırması yönünde resmi uyarı yapıldı. Sonrasında da ceza kesildi ve ceza ödenmedi. Ne de hafriyat kaldırıldı. Seçimden 10-15 gün önce yıkıma başlandı. Yıkılmayan binalar yana doğru devrilmeye başladı. Çarşı merkezdeki esnaflar da risk altında. Çarşı merkezde riskli bölge ilan edildi.”
Maden’de yaşayan diğer vatandaşlar ise ilçe halkının büyük endişe içerisinde olduğunu ve önlem alınmazsa İliç’te yaşanan facianın benzerinin yaşanabileceğini dile getirdi.
Bir an önce heyelan riskinin ortadan kaldırılması gerektiğini belirten, adını açıklamayan bir vatandaş şöyle konuştu:
“Şöyle bir gerçek var Maden’de; Maden geçmişi çok uzun yıllara dayanan bir bölgedir. Burada bulunan bir rezerv yüzünden şu anda insanların korkuları var. Oluşan depremden sonra bunu programlayabilecek kişilerin de buna el atmaması durumunda bu hale geldi. Maden kültürel bir yer olduğu için herkes birbirine bağlı. Şimdi bu insanların TOKİ’ye, oraya buraya verecek paraları olsa zaten Maden’de barınmazlar. Öncelikle şu hafriyat dökenlerin önlemlerini alması gerekiyor. Çünkü heyelan riski taşıyor ve bu Madenliler için ciddi bir sorun. Bu insanlar gariban, hepsi köylü hemen hemen yüzde 90’ ı lise bitirmiş insanlar. Bunları ne yapmak gerekir? Sizlerin de aracılığıyla gündeme sunmak, bunlara bir yerleri göstermek, duyurabilmek bunlar sizin yapabileceğiniz şeyler. Ötesi de yetkilerin yapabileceği şeyler. Kaygılarımız kuşkularımız yüksek derecede. Şu anda bunun için olanaklar var ama dediğimiz gibi bunlar yukardakilere bağlı bir şey. Bir de şöyle bir gerçek var birkaç gün öncesinde İliç’te yaşanan heyelanın aynısı Maden’de de olursa gariban insanlar oradakiler gibi ağlarlar. Yapacak başka bir şeyleri kalmaz emin olun. Bu heyelan riskinin ortadan kaldırılması ve buna bir önlem alınması gerekiyor.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.