DOLAR 32,3789 0.15%
EURO 35,0541 -0.15%
ALTIN 2.324,480,23
Ankara
20°

PARÇALI AZ BULUTLU

Diyarbakırlı kadın tel sanatçısı Daşğın: Yarınlara bırakmak için telden heykel yapıyorum
  • 9.Köy
  • Kültür & Sanat
  • Diyarbakırlı kadın tel sanatçısı Daşğın: Yarınlara bırakmak için telden heykel yapıyorum

Diyarbakırlı kadın tel sanatçısı Daşğın: Yarınlara bırakmak için telden heykel yapıyorum

Resimle başlayan serüvenini tel sanatıyla devam ettiren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Daşğın, sanat üretiminin cinsiyetle bir alakası olmadığını belirtti. Ardında bir şey bırakmak istediğini söyleyen Daşğın, telle yaptığı işlerin duvara yansıyan gölgesinin kendisini çok etkilediğini anlattı.

ABONE OL
26 Nisan 2021 00:00
Diyarbakırlı kadın tel sanatçısı Daşğın: Yarınlara bırakmak için telden heykel yapıyorum
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her şey yapılabilir bir inşaat teliyle… En yüksek binaların demirlerini de birbirine bağlar, devletleri birbirinden ayırır sınır telleri… Bazen yoksul bir çocuğun oyuncağı olur, bazen de kümese kapatılan hayvanların çitlerini bağlar. Bazen de bir sanat eserine dönüşür usta ellerde…

 

Diyarbakır’da yaşayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hınar Daşğın’ın resimle başlayan sanat serüveni Diyarbakırlı sanatseverlerin çok alışık olmadığı tel sanatıyla devam ediyor. Genelde inşaatlarda demirleri birbirine bağlamak için kullanılan tellerden resim-heykel yapan Daşgın, birbirinden güzel ve ilginç eserler ortaya çıkarıyor. Daşğın’ın Diyarbakır’da kendine ait bir sanat atölyesi var. Atölyenin girişindeki demir yığınları, kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlar ve çekiç sesleri bir demirci dükkânını anımsatıyor. Ancak ince işçilikle bu demir yığınları birer sanat eserine dönüşüyor Daşğın’ın elinde. Daşğın ile Diyarbakır’da sanatçı olmayı, kadın sanatçı olmayı, tel sanatını ve sanatının dününü bugününü konuştuk.

 

-Alışılmışın dışında bir sanatçısınız. Kadınsınız, çok yaygın olmayan tel sanatıyla uğraşıyorsunuz ve Diyarbakır’da yaşıyorsunuz. Bütün bu özellikleri yan yana getirince sıra dışısınız. Siz de öyle görüyor musunuz?

 

Öncelikle şunu belirteyim, Diyarbakır’da sanatçı olmak bence büyük bir şans. Diyarbakır, sanat potansiyeli çok yüksek bir şehir. Bana göre İstanbul’la yarışabilecek bir şehir. Pandemiden önce sanat anlamda çok hareketliydi. Yapılan herhangi sanatsal bir çalışma ya da sanatsal bir etkinlik çok çabuk reaksiyon alıyordu. O anlamda kendimi çok şansı hissediyorum. Eğer İstanbul’da yaşamıyorsan Diyarbakır yaşamak sanatçılar için büyük bir şans.

 

Benim için yapılan “kadın sanatçı” tanımlamasından çok rahatsız olmaya başladım gerçekten. Bir kadın olarak bunu yapmıyorum, içimdeki duygularla, dürtülerle yapıyorum. Bir heykele başlarken, ben kadın olarak bunu yapacağım demiyorum.  Tabii şunu da görmezden gelemem, kadın olarak bir şey yaparken bir erkekten daha çok mücadele etmemiz gerekiyor. Bu kültürel ve toplumsal bir şey ancak bunu aşmanın yolu, “Ben bir kadın olarak bunu yapıyorum” demek değil. Bir erkek hiçbir zaman, “Ben bir erkek olarak şunu yapıyorum” demez. Biz neden diyelim ki? Ben artık bunu demek istemiyorum.

 

Kullandığım malzeme ve materyaller çoğu zaman toplumsal cinsiyet rollerinin bize biçtiği normlara ters geliyor. Çünkü ben kaynak yapıyorum, demir kesiyorum, dövüyorum. Bunları kadın olarak yapıyor olmak insanlara tuhaf geliyor. Ama bu da öğretilmiş şeyler, sonuçta kullandığım kaynak makinesi elektronik bir alet ve ütüden çok da bir farkı yok.

 

Sonuç olarak sanat üretiminin cinsiyetle bir alakası yok.  Öyle dışarıdan görüldüğü ya da öğretildiği gibi Diyarbakır’da kadın sanatçı olmanın hiçbir tuhaf yanı yok. İstanbul’da, İzmir’de neyse Diyarbakır’da da o. Hatta burada daha kadın sanatçı olmanın daha rahat olduğunu bile düşünüyorum.

 

-Şu an çalıştığınız bir konu, bir kompozisyon var mı?

 

-Şimdi serbest çalışıyorum ancak çalışmayı düşündüğüm bir konu var. Öz baskı üzerine çalışmayı düşünüyorum. Ancak daha düşünce aşamasında çok bir şey ortaya çıkarmadım açıkçası. Daha doğrusu, fikirsel olarak biraz beslenmek istiyorum. Okumalar yapıyorum. Araştırmalar yapıyorum. Yakın vadede ortaya bir şey çıkmayabilir ama uzun vadede üzerinde çalışmak istediğim bir şey öz baskı.

 

-Öz baskı derken, aslında otosansürden mi söz ediyorsunuz?

 

-Toplumun kadına kurduğu baskıyı artık biz kadınlar da bunu bir yerden sonra özümsedik ve öyle yaşamaya başladık. Evet yani otosansür de denebilir. Toplum artık bizi baskılamasa da, bugüne kadar dayatılan baskıyı yaşam tarzı haline getirdik ve onun dışına çıkamıyoruz. Bunun dışına nasıl çıkabilirizin üzerine çalışıyorum, kafa yoruyorum.

 

-Peki sizi sanata iten motivasyon ne ve neden tel?

 

-İnsanlar ardından bir şey bırakmak isterler. Bomboş ölüp gitmemek gibi bir duygudan yola çıktım sanırım. Bazıları kitap yazar, bazıları çocuk yapar ben de öldükten sonra ardımdan böyle bir şey bırakmak istedim.

Neden tel? Aslında birçok şey denedim. Çizim yaptım, heykel yaptım, kumaşla bir şeyler yaptım ama hiçbiri beni tatmin etmedi. Aslında tel, heykel ile çizimin karışımı gibi bir şey. Bir de telle yaptığım işlerin duvara yansıyan gölgesi beni çok etkiledi.

 

-Şu an devam eden bir serginiz var. Sergiyle ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?

 

-Sergiyi ressam bir arkadaşla birlikte açtık. Sergimizin ismi “Double ex”. Ortak bir konu üzerine çalıştık; tarihe mal olmuş seçkin sanat eserlerini yeniden yorumladık. Seçtiğimiz sanat eserleri kendi döneminde bir sanat eseri olarak üretilmiş ama sonrasında günümüze kadar sanata konu olmuş eserler. Biz kendi tarzımızla yeniden yorumladık.

 

İki farklı mekânda sergiledik eserleri. Çalışmanın orijinalleri A4 Atölye Sanat Merkezi’nde, çok büyük ebatlardaki baskılarını da metruk bir mekânda, yıkık bir harabenin duvarlarına asarak sergiledik. Metruk mekândaki serginin amacı sokaktan geçen insanları sanata maruz bırakmak, bir etkileşim oluşturmaktı. Yaptığımız çalışmaları yorumlama işini, insanların tekrar tekrar yapmasını istedik. A4 Atölye’deki sergide özellikle sanatla ilgili olan insanların gelip ziyaret edebileceği bir mekân. İki zıt mekân ve zıt insan kesimleri arasındaki mekân sanat etkisini de görmek istedik. Sanatseverler, 20 Nisan’a kadar A4 Sanat Mekânı ve Diclekent villalarında (Diclekent 250. Sok. No:39) görülebilir.

HABER : İSA ÖRKEN / DİYARBAKIR

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.