İstanbul’da dev projeler manda yetiştiriciliğini vurdu. Üçüncü havalimanı, Kuzey Marmara otoyolu ve olası Kanal İstanbul projesi nedeniyle meralar ortadan kalktıkça, İstanbul’un manda yetiştiriciliğiyle ünlü köylerinde çiftlikler kapanmaya başladı.
İstanbul’da sadece 10 yıl önce, üçüncü havalimanı proje alanının yüzde 81’i ormanla, yüzde 9’u ise suyla kaplıydı. 2014 ile 2018 yılları arasında gerçekleşen havaalanı inşaatının sonunda Arnavutköy ilçesindeki tarım ve hayvancılık faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlandı veya yok oldu.
İstanbul’da manda yetiştiriciliğiyle ünlü köylerden Tayakadın’da halen üç aile manda yetiştiriciliği ile uğraşıyor. Doğma büyüme Tayakadın’lı Seyfullah Yemişkent, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, eskiden hayvancılıkla uğraştığını, ancak bugünlerde tesisatçılık yaptığını söyledi.Yemişkent, durumunu şöyle anlattı;
“Hayvancılık yaptık. Üçüncü havalimanı açıldıktan sonra hayvancılıktan vazgeçmek zorunda kaldık. Çünkü manda, inek gibi değil. Manda ormanda gezer. Su yoksa manda olmaz. Bizim hayvanları ilkbaharda ormana bırakırsın sonbahara kadar ormanda dururlar. 4 ay evdeyse 7 ay kırda geziyordu. Şimdi o olay bitti. Maliyetler de arttı. Üretmek yetmiyor.”
“Hayvancılık yerine asgari ücretle çalışmak daha karlı…”
Doğma büyüme Tayakadınlı olan 50 yaşındaki Engin Pınarbaş köyde kalan son manda yetiştiricilerinden biri. Bu mesleğin kendisine babasından kaldığını ve 25 yıldır yaptığını söyleyen Pınarbaş, yaklaşık 2 ay önce hayvanlarının bir kısmını sattığını söyledi. Pınarbaş, bunun nedenini şöyle anlattı;
“Ailem ezelden beri bu işle uğraşıyor. O zamanlar sektör kazandırıyordu. İlerleyen zamanlarda bu iş bitti gibi bir şey. 2015 yılından sonra kırılma oldu. İlk sıkıntı bölgedeki projelerle başladı sonra, ekonomi geldi. Havalimanının köyün kenarına kadar gelmesi, orman arazilerinin, otlak yerlerinin yok olması gibi… Mera sıkıntısı çekiyoruz. Arpalar, buğdaylar biçilmeden hayvanları dışarı salamıyoruz. Bu da temmuz-ağustos-eylül aylarına tekabül ediyor. 9 ay hep içerde. Bu da insan ve hayvan için stres, sıkıntı, maliyet artışı demek. Geçen yılla kıyasladığınızda girdi maliyetleri 1’ken 3 oldu. Bizim malımız artık para etmiyor. Kazanç kalmadı.”
Manda yetiştiriciliği yerine, ücretli emekçi olarak çalışmanın daha kazançlı hale geldiğine de dikkat çeken Pınarbaş, “Biz dört kişi çalışıyoruz. Dört kişi gidip bir yerde asgari ücretle çalışsak en azından kazandığımızı kaybettiğimizi biliriz. Artık her gün kaybediyoruz. Sürekli kayıp. Bu işi yeni yapacak insanlara tavsiyem, hiç girmesinler. Hiç kimse bu işe heveslenip de girmesin. Son 40 günde civarda 600’e yakın hayvan kesime gitti. Sorun hep aynı” diye konuştu.
“Orman mera kalmadı, tarım arazileri satıldı”
Tayakadın’da manda yetiştiren bir başka köylü Ercan Erduran ise, havalimanı inşaatından önce yaklaşık 300 mandası olduğunu, ancak bunların çoğunu satmak zorunda kaldığını anlattı. Erduran, kalan son 60 mandasıyla geçimini sağlamaya çalıştığını vurgulayarak, şöyle konuştu;
“Mandacılık geçmişten bugüne azaldı ve bitme noktasına geldi. Artık kalan mandalarla geçim sağlamak zor. Yem fiyatlarına zaten yetişemiyoruz. Bir çuval yem olmuş 340 lira, süt 11 lira. Bir de yemi kendim ürettiğim halde işin içinden çıkamıyorum. Bu yaz müşteri bulursam satacağım mandaları. Orman, mera kalmadı, tarım arazileri satıldı. Havalimanının olduğu yerde eskiden 8 köy hayvan bakıyordu.”
Dev proje inşaatlarından önce Tayakadın köyünün büyük bölümünün hayvancılıkla uğraştığını da vurgulayan Erduran, “Köyde toplasanız 300 manda kaldı. Eskiden 150 hane varsa 100’ünde hayvan vardı. Maalesef ki bitti. Mera olmadığı için kurtarmıyor. Et fiyatlarını düşürdükleri gibi yem fiyatlarını da düşürsünler. Yem fiyatları düşmüyor bir de zam geliyor. 100 senedir mandacılık yapıyoruz ama bu fiyatlar yüzünden bitecek” diye konuştu.
“2 bin hanelik köyde 5 kişi kaldık…”
Havalimanına sınır komşusu olan, aynı zamanda Kanal İstanbul için planlanan proje kapsamında kalan Baklalı köyünde de durum farklı değil. Kanal İstanbul projesi nedeniyle özellleştirilen mera arazileri, parsellenerek dikenli tellerle çevrilmiş durumda.
Baklalı köyünde manda yetiştiriciliği yapan kalan 5 aileden biri de Çorlu ailesi. İsmail Çorlu, durumu şu sözlerle anlattı;
“Babama dedemden kalmış mandalar, babamdan da bana geçti. Havalimanı oldu artık çocuklarım yapmaz. Üçüncü kuşağız ama çok mağduruz. 50 tane mandamız var. Bitirdiler. Köyümüzün 2 bin tane mandası vardı şimdi 300 tane çıkmaz. 5 kişi kaldık. Biri ben ve kardeşim. 2 bin hanelik köyde 5 kişi kaldık maalesef.”
Çorlu, dev projeler nedeniyle hayvanları otlatacak mera kalmadığını vurgulayarak, “Sadece meraları değil, ormanları ve göletleri de yok ettiler. Su önemli, ineğin ter bezi var, mandada ter bezi yok. Suya yatıp kendini soğutması gerekiyor. İnek gibi atamıyor. Manda su istiyor, çamur istiyor, batık istiyor. Yatması gerekiyor bu hayvanın. İçerde sıcak da olmuyor. Çalıda ormanda kendini kaşıması gerekiyor. Bir kere yanlış başta devletimizde. Devlet bana manda bak, inek bak diye destek veriyor. Ama meralarımıza, ormanlarımıza el koyuyor.”
“Mandanın yavrusu bile annesinden süt içemiyor”
İsmail Çorlu’nun eşi Safiye Çorlu da yaklaşık 20 yıl önce köyden 5 ton süt çıktığını, bugün ise çıkan sütün bir tonu zor bulduğunu söyledi. Safiye Çorlu, “Hep işletmeler kapandı. Şimdi tavuk dahi bakamıyor insanlar. Her şey çok pahalı. Sorsan 5 kilo manda sütünden yoğurt yapıp yiyor musun, çocuklarına yediriyor musun’ diye. Yedirmiyorum. Mandanın yavrusu bile annesinden süt içemiyor. İnek sütünden daha değerli diye manda malağını eneğe emdiriyoruz. Düşün yavrum, tüysüz yetimin hakkı bile kalmadı.”Safiye Çorlu
İstanbul’daki manda varlığı yarıdan aza düştü
İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği 2015 yılı verilerine göre Türkiye’deki yaklaşık 105 bin manda işletmesinin 260’ı İstanbul ’da yer alıyor, bu çiftliklerde yaklaşık 14-15 bin manda bulunuyordu. Ancak 2015 yılında 3. havalimanı ve yeni köprü inşaatının başlamasıyla birlikte bu oranlar giderek düştü. İnşaat süreciyle birlikte bölgede bulunan yaklaşık 100 işletme kapanmak zorunda kaldı. Kapanan işletmeler nedeniyle İstanbul’daki 14-15 bin manda varlığı bugün 6-7 bine kadar düştü.
9. Köy’ün görüşlerine başvurduğu “Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu”ndan Rüya Kurtuluş ise, İstanbul’da yetiştirilen manda oranlarında Kanal İstanbul’la birlikte daha da düşüş yaşamasının beklendiğini belirtti.
Kanal İstanbul adı altında, bölgede tarım alanları, meralar ve ormanların imara açıldığına vurgu yapan Kurtuluş, şöyle konuştu;
“Ekolojik bir yıkım var ortada. Çünkü İstanbul’un bakir alanlarının, doğal alanlarının önemli bir kısmı bu projenin yapılacağı yerlerde. Haliyle bu projeyle bölgenin sosyo ekonomik yapısı da değişiyor. Bölgede tarım ve hayvancılıkla geçimini yapan köylüler artık bu imkanları bulamıyor.”
Kurtuluş henüz Kanal İstanbul’un inşasına başlamadan bölgenin yapılaşmaya açıldığını, bu nedenle bölge halkının göç etmek zorundu kaldığını da vurguladı. Bölgedeki en ciddi sorunun arazilerin el değiştirmesi olduğuna da dikkat çeken Kurtuluş, “arazilerin el değiştirmesi sonucunda bu bölgelerde geçimini tarımdan, hayvancılıktan sağlayan insanlar göçmek zorunda kaldı. Bir sosyal değişim de yaşanıyor bu bölgede” dedi.
HABER : Haber: Vedat Örüç – Kapak fotoğrafı: Sakine Yıldıran
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.