DOLAR 33,9818 0.11%
EURO 37,7251 -0.39%
ALTIN 2.726,78-0,69
Ankara
23°

AÇIK

Depremzedeler barınabilmek ve güvenli bir gelecek istiyor 
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Depremzedeler barınabilmek ve güvenli bir gelecek istiyor 

Depremzedeler barınabilmek ve güvenli bir gelecek istiyor 

Kahramanmaraş merkezli depremin ardından hayatta kalan depremzedeler göç ettikleri illerde ev bulmakta büyük zorluklar yaşıyor. En büyük sorun, kiralık ev fiyatlarının kontrolsüz artışı ve ev sahiplerinin depremzedelere yaklaşımı. Depremzedeler, "kendi vatanımızda mülteci gibi olduk" diyorlar.

ABONE OL
24 Nisan 2023 14:27
Depremzedeler barınabilmek ve güvenli bir gelecek istiyor 
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Haber: Olcay Aytürk / Kapak Fotoğrafı: Depophotos – Berkcan Zengin
Kahramanmaraş depremlerinin ardından yaşadıkları illerden göç etmek zorunda kalan depremzedelerin şimdi de kiralık ev fiyatlarının kontrolsüz artışı ve ev sahiplerinin olumsuz yaklaşımları ile mücadele ediyor.
Ankara Deprem Dayanışma Platformu barınma görevlisi İshak Kocabıyık, yaklaşık 500- 600 bin depremzedenin Ankara’ya göç ettiğini, dolayısıyla bu insanlara yardım etme konusunda yetersiz kaldıklarını anlattı.

Şubat ayıyla birlikte artan ev kiralarının depremzedeler tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını vurgulayan Kocabıyık, boş ev bulmakta da zorlandıklarını dile getirdi.

İshak Kocabıyık

İnsanların geleceğe ilişkin belirsizlikleri olduğuna dikkat çeken Kocabıyık, “Kamu idaresi bu insanların geleceğine ilişkin açıklama yapmalılar. Aileler güvenli bir gelecek istiyor. Kendi doğduğu topraklarda, kendi yaşadığı, kendi kimliğini oluşturduğu topraklarda güvenli bir gelecek istiyor. Hepimiz gibi” dedi.

Konut sorununun mülkiyet sorunu olmadığını söyleyen Kocabıyık, “Konut sorunu, barınma sorunu sadece bir mülkiyet sorunu olarak değerlendirilirse sonucu budur. Bir halkın, bir kentin konut sorunu mülkiyet sorunu değil. Orada yaşayan insanların barınma sorunudur ona göre belediyeler sosyal konut yapacak. İşsiz kalmış, evini kaybetmiş, evinden  anı olsun diye bir fotoğraf bile alamamış
insanlara bir buçuk-iki buçuk milyona ev satmaya çalışılıyor” diye konuştu.

“Kamu kurumu olanaklarına sahip değiliz”

Dayanışma ilişkisini ön plana çıkaran bir yöntem oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen Kocabıyık,yaşadıkları zorlukları şu örneklerle anlattı;
“Çeşitli sebeplerden dolayı boş tutulan örneğin sahibi yurt dışında, yaz aylarında gelince kullandığı bir evi var, ona ulaştık. Ondan bu evi depremzedelere açmasını istedik. Kapıcı daireleri var. Doğal gaza geçince kapıcılara ihtiyaç kalmadığından boş olarak tutuluyor. Apartmanlarda onları depremzedelerin kullanımına açmaya çalıştık. Bunun dışında Eryaman’da. Site yönetimlerinin giriş katları var. Site yönetimine ait. Bunlar genellikle de boş, kullanılmıyor. Onların tadilatını üstlenerek yerelden bir grupla koordineli olarak depremzedelere tahsis etmeye çalıştık. Tek başına gelen arkadaşlarımızı herhangi bir aile ile buluşturup bir ev paylaşımına gidilmesi yönünde bir çalışma yürüttük. Bu çalışmalar hala devam ediyor.”
Depremzedelerin istihdamlarını sağlamaya, temel ihtiyaçlarını organize etmeye çalıştıklarını da belirten Kocabıyık, “Biz kamu kurumu değiliz. Kamu kurumunun olanaklarına da sahip değiliz. Halkla dayanışma ilişkisi örgütleyip bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Kamunun olanaklarını da depremzedelere tahsis etmesi, onlara ayırması için bir baskı gücü oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle yerel yönetimler üstünde. Yerel yönetimler bu isteklerimize birebir cevap veremezse ya da vermese de onlar da ellerinden gelen bir gayreti gösteriyorlar” dedi.

“Depremzedelere memur kefil şartı”

Ev sahiplerinin depremzedelere ev vermede zorlandıklarını söyleyen emlakçı Müge Can ise durumu şu sözlerle anlattı;
“Depremzedelerin en çok göç sağladığı yerlerden birisi de Ankara oldu. Çok fazla depremzede için ev temin edildi. Ev sahiplerinin evlerini verirken aradığı kriterlerden birisi de memur kefil şartı. Takdir edersiniz ki depremden gelen insanların göç ettiği bir yerde memur kefil bulması mümkün olmuyor. Kefil olmayınca ev sahipleri kendilerine ödeme güvencesi arıyor. İnsanlar bu süreçte
maalesef maddi manevi kayıplar yaşadı. Doğal olarak da bir çok depremzedenin ödeme güvencesi bulunmuyordu. Ev sahiplerinin de bu yüzden evi kiralamada tereddütleri vardı.Ev sahiplerinin depremzedelerin evi kısa sürede tahliye edeceği ve tekrar kiracı arayışına gireceğini düşünmesi de evleri vermeme nedenlerinden biriydi.”
Can, yabancı depremzedelere ev bulmakta daha çok zorlandıklarını da vurguladı. Artan fiyatların konut bulmayı zorlaştırdığını da vurgulayan Can, “Kiralanacak konutun az olması ve kiralama ihtiyacının da artmış olması, fiyatların daha da artmasına sebep oldu. Talebin çokluğu arzın az olması maalesef fiyatları daha da şişirdi” dedi.

“Depremzedeye ev vermiyorum”

Alper Okçuoğlu

Adana’dan evlerinin hasar alması sonucu göç eden Alper Okçuoğlu, engelli birey olduğu için daha çok zorluklarla karşılaştığını, engelli bireylere uygun evlerin çok az olduğunu ve olanlarında fiyatlarının yüksek olduğunu vurguladı. Üniversiteden bir hocanın desteğiyle şu an oturduğu evi zor bulduğunu, fiyatı yüksek olmasına rağmen tutmak zorunda olduğunu belirten Okçuoğlu, yaşadıklarını şöyle anlattı;
“Bir kişiyi aradığımda ‘depremzedeye ev vermiyorum’ dedi ve hemen telofonu kapattı. Görüşme fırsatı bile bulamadım. Depremzede
olduğumuz için sanki evi bedavaya istiyormuşuz gibi bir algı vardı. Bu algının önüne geçemedik maalesef. Özellikle kirayı doğrudan ödeyemeyeceğimi bir derneğin bana yardımcı olacağını belirttiğim zaman daha da kaçmaya başladılar. Bu sefer derneğe güvenmemeye başladılar. Depremzedelere karşı bir önyargı oluştu. Kendi vatanımızda mülteci konumunda hissettik.”

“Ticaret özgürlüğü bir gece ansızın tepenizde yıkılarak sona erebilir”

Depremi fırsata çevirenler olduğunu da belirten Okçuoğlu, şöyle konuştu;
“İyi niyetli insanlar muhakkak vardır aralarında ama içlerinde maalesef fırsatçı, bu durumu suistimal etmeye çalışan insanların çok olduğunu gördük. Örneğin bir taşıma ücretinin bile 10-15 bin lira gibi rakamlardan birden 25-30 bin lira rakamları görmesi en basit tabiriyle fırsatçılıktı. Benim çevremde evi hasar almış birçok insanda da benzer durumu gördüm. Büyük bir çoğunluk ya tanıdıklarının evine yerleşmek zorunda kaldı ya da sokakta, çadırda kalmak zorunda kaldı. Benim dışımda engelli olup bir aydan fazla bir süre ev bulamadığı için çadırda kalan arkadaşlarım olduğunu duydum. Özellikle engelli bir birey olunca size olan ön yargı ikiye katlanıyor. Bu durum bizi iki kat daha mağdur ediyordu. Ekstra bir ayrımcılık kimseden beklemedim. Sadece hakkım olan konut imkanının sunulmasını bekledim. Bunu ticaret özgürlüğü olarak adlandırıyor bazı kişiler ama işin şu boyuta da söz konusu bu ticaret özgürlüğü bir gece ansızın tepenizde yıkılarak sona erebilir. Bunu hiç kimsenin unutmaması gerekir.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.