DOLAR 34,0457 0.19%
EURO 37,6494 -0.07%
ALTIN 2.727,11-0,03
Ankara
20°

AÇIK

Depremin ruh sağlığımıza etkileri ile nasıl başa çıkarız?
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Depremin ruh sağlığımıza etkileri ile nasıl başa çıkarız?

Depremin ruh sağlığımıza etkileri ile nasıl başa çıkarız?

Kahramanmaraş merkezli depremler bölgede yaşayan yaklaşık 13,5 milyon kişiyi doğrudan, ülkenin geri kalanını ise dolaylı olarak etkiledi. 9. Köy’e konuşan ruh sağlığı uzmanları yaraların sarılması için en büyük güç kaynağının insan teması ve dayanışma olduğunu söyledi.

ABONE OL
10 Mart 2023 13:41
Depremin ruh sağlığımıza etkileri ile nasıl başa çıkarız?
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Haber: Ezgi Bulut / Fotoğraf: Depophotos – Mehmet Malkoç

Kahramanmaraş merkezli depremler tüm Türkiye’yi etkiledi. Enkazdan kurtarılan, yakınlarını, evini ve eşyalarını kaybeden, arama kurtarma çalışmalarında görevli olan, gönüllü olarak yardıma giden ve olanları uzaktan takip eden herkes depremin etkisini hissetmeye devam ediyor. Depremin ilk gününden itibaren sahada bulunan ve oradaki insanların durumu ve ihtiyaçları doğrultusunda yardım sağlamak için örgütlenen ruh sağlığı uzmanları, birçok kişinin daha önce deneyimlemediği bu durumun ruh sağlığımıza etkileri ile nasıl baş edebileceğimizi 9. Köy’e anlattılar.

Anormal tepkiler yaşananları hazmetme çabası

9. Köy’e konuşan Klinik Psikolog Dr. Aslı Akdaş Mitrani, büyük, yaşamsal tehdit içeren, yıkıcı, yok edici olaylar karşısında sinir sistemimizin yaşananları, olağan yaşantılar karşısında gösterdiğimiz tepkilerden farklı olarak karşılayacağını belirtti. Mitrani, sinir sistemimizin yaşananları hazmı zor bir gıda gibi sindirmekte güçlük çekeceğini ifade etti.

İyileşmek için toplumsal yüzleşme gerekli

İyileşmenin kolektif bir eylem olduğunu vurgulayan Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin ise, iyileşmek için bireysel düzeyde değil toplumsal düzeyde de bir yüzleşmenin gerekli olduğunu söyledi. Tüm önceliğimizin birbirimizin acısına, kederine, isyanına saygıyla eşlik etmek olması gerektiğini belirten Altekin, “En büyük güç kaynaklarımızdan biri de insan teması ve dayanışmadır. Yaralarımızı birbirimizden aldığımız güç ve destekle saracağız.” dedi.

Depreme maruz kalmış insanlarla nasıl iletişim kurulmalı?

Klinik Psikolog Dr. Hatice Güneş de, depreme maruz kalmış insanlarla nasıl iletişim kurulması gerektiğine ilişkin ipuçları verdi. Güneş, kullanılan iletişim dili ve söylemde, “normallikten uzaklaştıran, kişilerin kimliklerini, yetilerini, kendi yaşamları üzerindeki kontrolünü, geçmişini görmezden gelen” ifadelerden kaçınmanın önemine değindi. “Depremzede”, “afetzede”, “yardıma muhtaç”, “depremzedeler için yardım topluyoruz” gibi ifadeleri kullanmamak gerektiğini de söyleyen Güneş, bunun yerine kişilerin deneyimine vurgu yapan, dayanışmayı öne çıkaran, dışarıda bırakmayan kapsayıcı bir dilin iletişimde yer almasından büyük fayda sağlanacağını vurguladı. “Yeni olan her şeye” uyum sürecini kolaylaştırmanın,  destek sisteminin işleyişi için kritik olduğunu vurgulayan Güneş, günlük işleri birlikte yapmanın, kişilerin bilgisine, deneyimine, yetilerine başvurmanın (yemek, tamir işleri, alışveriş vb.), yaşadığımız mahalleyi, bölgeyi tanıtmanın uyum sürecini kolaylaştıracağını kaydetti. Güneş şöyle konuştu;
“Destek olmak adına cam kırıkları üzerinde yürüyen bir hassasiyet ile ‘her işini yapıyor olmak’, uyumu zorlaştıracağı gibi işlevselliği de sekteye uğratır. Depremi yaşamış kişilerin kendi yaşamları üzerinde kontrolü olduğunu, sahip oldukları donanım, beceri ve bilgilerinin bir diğer değişle “kim olduklarının” zarar görmediğini hatırlamamızda fayda vardır. Daha çok eşlik ettiğimiz,
dinlediğimiz bir rolde kalmamız kolaylaştırıcı olacaktır.”

Sürdürülebilirlik ve hizmete erişim artmalı

Deprem sonrasında uzun vadeli psikolojik desteğe ve en az birkaç yıllık planlamalara ihtiyaç olduğunun altını çizen Klinik Psikolog Dr. Melis Demircioğlu da, hem sürdürülebilirliğin hem de hizmetlere erişilebilirliğin artırılması gerektiğini söyledi. Depremi yaşayan kişilerin ülkenin çeşitli illerine dağılmış olması nedeniyle erişilebilirlik açısından kamu hastanelerinde daha fazla psikoloğun istihdam edilmesi gerektiğini belirten Demircioğlu, “Buna ek olarak, Aile Sağlığı Merkezlerine psikolog istihdam edilmesi gibi kararlar da psikolojik desteğin erişilebilirliğine büyük oranda katkı sağlar. Bu adımlar yalnızca deprem travmasının sağaltımını sağlamakla kalmaz aynı zamanda uzun vadede toplum geneline yönelik koruyucu ruh sağlığı işlevi de sağlar” dedi.

Suçluluk duygusuyla baş etmenin en iyi yolu dayanışma

Depremin yaşandığı andan itibaren olup biteni izleyenlerin acı, çaresizlik, korku hissetmesi gibi kendini suçlu hissetmesinin de beklenen bir duygu olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Ersin Bayramkaya ise, bu duygunun bir anlamda hayata devam edebiliyor olmakla alakalı olduğuna işaret etti. Bayramkaya, bu duygu ile baş etmek için yapılabilecek en iyi şeyin ise dayanışma noktasında harekete geçmek ve hayatımızı devam ettirebilmek olduğunu vurguladı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.