Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden 16 aya yakın zaman geçmesine rağmen, depremzedelerin çileleri bitmedi. "Toplumsal artçılardan" depremde yıkılan kentler kadar, göç alan çevre iller de etkilendi. Deprem göçünün yoğun olarak yaşandığı illerden Mersin de, 400 bini kayıtlı olmak üzere, bir milyondan fazla yeni insana ev sahipliği yapmaya başladı. Ancak iki milyonluk kentin nüfusu yüzde 50 artınca, sorunlar da arttı.
Türkiye, Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden 16 aya yakın zaman geçmiş olmasına rağmen, “toplumsal artçılar” ile sarsılmaya devam ediyor. Depremde yıkılan kentler kadar, depremzedelerin yeni bir hayat kurmak için göç ettikleri çevre iller de, depremin etkisinden nasibini aldı. Deprem öncesinde nüfusu iki milyon olan, depremden sonra ise 400 bini kayıtlı olmak üzere yaklaşık 1 milyon yeni göç alan Mersin de bu illerden biri.
Mersin’in Tarsus ilçesinde özellikle Duatepe ve Kavaklı mahalleleri, deprem nedeniyle göç edenlerin yeni ikametgah olarak seçtikleri yerleşim yerleri arasında öne çıkıyorlar.
Deprem sonrası Hatay’dan ayrılarak Tarsus’a yerleşen vatandaşlardan Zekiye Öztaş, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, kendisi ve ailesinin yaşadığı mevcut durumu “boynumuz bükük” sözleriyle özetledi. Öztaş, şöyle konuştu:
“Şimdiki durumumuzu size şöyle tarif edeyim. Şu an ne kadar sağlıklıysak ve insanların yüzüne bakabiliyorsak da, emin olun o kadar da boynumuz bükük. Ölü sayıları yansıtılandan çok daha fazlası. Çok sayıda insanı yitirdik. İnsanlar o gün cenazelerini elleriyle taşıdılar. Şimdiyse, Hatay’da binaların yıkımı hala bitmedi. Sadece son iki aydır gitmedim. Tanınacak bir yer olmaktan çıktı artık, evinizi bulmanız olanaksız.”
Zekiye Öztaş
“Çocukluğum ve tüm hatıralarım yok olmuş durumda…”
Tarsus’un Duatepe mahallesine, burada yaşayan akrabaları olduğu için gelmeyi tercih ettiğini de anlatan Öztaş, “Anne tarafım Tarsuslu benim. Buraya hep gelmiştim ama hep tatil amaçlıydı. Ben şu anda 50 yaşındayım. Çocukluğum, gençliğim, geçmişim, özetle her şeyim yok olmuş durumda” diye konuştu.
Hatay’a dönüp, memleketini yıkık haliyle görmek istemediğini de vurgulayan Öztaş, “Kız kardeşim var orada, konteynerlerini kendileri yapıp orada kaldılar. Şehir merkezinden uzaklaştılar” dedi.
“En azından çocuklarım okuyor, buna seviniyorum…”
Zekiye Öztaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada bir ev bulabildik, Antakya’dan kurtarabildiğimiz eşyalarla düzenlemeye çalıştık. Şu anda mutlu olduğumu söyleyebilirim. En azından çocuklarım okuyor. Burada Hasan Karamehmet İlköğretim Okulu’nda okuyorlar ama misafir olarak başka bir okula geçtiler. Kızım, öğretmenlerinin yardımıyla Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden burs almaya hak kazandı. Onlar adına mutluyum. Muhtar da elinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor.”
Öztaş, zor koşullarda yaşam mücadelesi vererek durumlarını korumaya çalıştıklarını, devletten de kira yardımı aldıklarını belirterek, “Belki de devletin bize yaptığı en iyi şey biraz olsun kira yardımı oldu. Depremden hemen sonra bu yardım 5 bin lira kadardı. Şimdi 7,5 oldu. Yalan yok, buna sevinecek durumdayım. Eşim de şu an çalışıyor, TIR şoförlüğü yapıyor. Yaşam çok zor” dedi.
Yıkılan Cengiz Topel Lisesi’nin bulunduğu alan
“Enkaz altındaki şehirler çoktan ayağa kalkmalıydı”
Depremin üzerinden bir yılı aşkın bir zaman diliminin geçtiğini ve fakat herhangi bir şeyin değiştiğini söylemenin zor olduğunu da vurgulayan Zekiye Öztaş, şöyle konuştu:
“Bu bir senede ne değişti diye sorarsanız, şunları söyleyebilirim. Memleketin bir ferdi olarak söylüyorum ki hiç bir şey değişmedi. Şu ana kadar yıkımların tamamlanmış olması gerekiyordu. Bana göre Hatay çoktan ayağa kalkardı. Gereken her şey zamanında yapılsaydı 11 şehir de ayağa kalkabilirdi. Çünkü 1 seneyi de aştı. Şu anda TOKİ evlerinin bir kısmı bitti. Kura çekimi yapıldı. Bu evlerin dışında bizim kendi evlerimizin de bitmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Hala ikamet sıkıntısı var ve altyapı hazır değil.”
“Biz ne yaktık, kullandık da fatura kesiliyor?”
Depremden sonra kendilerine faturalar çıkarıldığını da anlatan Öztaş, “biz elektrik mi yaktık, su mu kullandık? Nasıl oldu da faturalandırdınız? Biraz vicdan diyorum artık” dedi. Vicdanlı insanlarla da karşılaştıklarını ve yardım gördüklerini anlatan Öztaş, ancak “canını yakan olaylar” da yaşadıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Biz şunu da duyduk, burada ev ararken. ‘Sizin çok şükür ölünüz yok, size yüksek fiyat verebiliriz” diye konuşan emlakçı, ev sahibi de oldu. Bunlar da canımızı acıtan ve unutamadığımız şeyler arasında…”
Dönemin mahalle muhtarı: “Kavaklı Mahallesi’ne en az 250 depremzede geldi”
Eski Kavaklı Mahalle Muhtarı Erol Bal
Öte yandan birçok depremzedenin ya bir süreliğine konuk olduğu ya da yeni bir hayat kurduğu mahallelerden olan Kavaklı Mahallesi’nin deprem dönemindeki muhtarı Erol Bal, mahallelerine gelen depremzede yurttaşlarla olan temaslarını şu sözlerle anlattı:
“Öncelikle deprem bölgesine yardım topladık, gönderdik. Kavaklı’ya en az 250 kişi geldi. Barınma buradaki en önemli gündem oldu. Yaptığımız ilk şey, Tarsus Öğretmen Evi’ne yönlendirmek oldu gelenleri. Orada kriz masası kurulmuştu ve kayıtları da orada gerçekleştirildi.”
O dönemde yaptıkları yardımların sınırlı kaldığını ve bunun sıkışmışlığını yaşadıklarını belirten Bal, “Koli yardımları yaptık. Ancak bununla sınırlı kaldık ve başka bir yerden de destek olmadı. Kimileri kira yardımı alsa da talepleri tam olarak karşılayamadığını biliyoruz. Kimileri ise daha sonra konteyner kente gitmek istedikleri için kayıt yaptırmaya yanaşmadı” diye konuştu.
“Dönenler oldu, bu süre zarfında pek bir şey değişmedi”
Muhtar, “bir seneyi geçen bu zaman diliminde göç eden ve burada ikamet eden depremzedeler için nelerin değiştiği” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Açıkçası, memleketlerine geri dönenler oldu. Örnek verecek olursam, bunun nedenleri ekonomik. Mesela, orada bahçe ve arazileri olanlar var. Kimileri orada gözüküyorlar diye yardım da alamadılar. Son durumda, mahallede de fazla aile kalmadı, kalamadı. Buraya Maraş ve Hatay’dan gelen çok sayıda insan oldu. Gücü yetenler kendi imkanlarıyla akrabalarının evlerinin üstüne ev yaptırdılar. Ama ne değişti derseniz, olumlu şeyler demek çok da mümkün değil. Bir sene boyunca burayı sürekli gözlemledik ve depremzede yurttaşlarımızla dayanışmaya önem verdik. Ancak bu konuda genel itibariyle yalnız kaldığımızı söylemem gerekiyor. Bu açıdan soruyorsanız bence o ilk günden bu yana pek de bir şey değişmedi, biz de değiştiremedik.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Emeğinize yüreğinize sağlık sesimize ses oldunuz.