DOLAR 32,4173 0.01%
EURO 34,4304 -0.2%
ALTIN 2.488,700,23
Ankara
18°

AÇIK

Çukurova’nın son yörükleri

Çukurova’nın son yörükleri

Bin yıldır devam eden bir gelenek olan Yörüklük yavaş yavaş kayboluyor. Çukurova’da yaşayan son Yörüklerden Duman, eskiden okumayan Yörük çocuklarının şimdi okuyup meslek sahibi olduğu için bu geleneği sürdürme hevesinde olmadığını belirtti. Araştırmacı Yazar, Tarihçi, Adana Eski Müze Müdürü İpek ise, Yörüklerin 1950’lerden itibaren yerleşik hayata geçmeye başladığına dikkat çekti.

ABONE OL
9 Temmuz 2021 00:00
Çukurova’nın son yörükleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Konar-göçer göçebe yaşam tarzını seçen, yıllardır örf ve adetlerini koruyan Yörük geleneğinin de sonuna geliniyor. Çoğunlukla hayvancılıkla uğraşan, kışları ovada yazları yaylalara göç eden Yörükler, toprağa bağlı yerleşik düzene en son geçenler olarak yavaş yavaş kaybolmaya başladılar.

 

Çukurova’da yaşayan Yörük temsilcileriyle bir araya geldik. 58 yaşındaki, 10 çocuk babası Mehmet Duman, bin yıllık bir kültürün parçası olan Yörük kültürü ve geleneğinin son temsilcisi olduklarına işaret ederek “Özellikle son 10 yılda hızlı şehirleşme Yörük kültürünü bitirme noktasına getirdi. Bizler burada son Yörükleriz” dedi.

 

Çocuklarını hayvancılık yaparak büyüttüğünü ve her birinin bir meslek sahibi olduğunu anlatan Duman “Çocuklar okudukları için bu tür işlere meraklı değiller. Sanırım biz öldükten sonra buradaki Yörük geleneği, konar-göçerlik son bulacak” diye konuştu.  

 

Yörük çocukları okuyor artık

 

“Eskiden yörüğün çocuğu okumazdı. Şimdi ise okuyor, hâkim, savcı ve polis bile oluyor” diyen Duman bu nedenle çocuklarının geleneklerini sürdürme hevesinin olmadığını kaydetti. Eski günlere büyük özlem duyan Duman, “Eski günler deyince içim yanıyor, ağzımızdan alev çıkıyor. Babam gerçekten ağaydı, sayılı kişilerdendi. Ama biz, bu geleneğin sonuna geldik. Çoğu Yörüklerde gelenek ve adetler artık kaybolmaya başladı. Ben, babamdan devralıp geleneği sürdürdüm ancak şimdi benim yanımda çocuklarımdan bir tane bile yok. O yüzden Yörüklük, bizle birlikte kaybolacak. Bir gelenek ancak yaşayarak diğer nesle geçer. Yaşanmayınca haliyle kaybolur. Biz öldükten sonra kaybolacak buna çok üzülüyorum” sözleriyle üzüntüsünü dile getirdi.

 

Misafirperverlikleriyle dikkat çekiyorlar
 

Yörüklerin misafirperverlikleriyle dikkat çektiklerinin altını çizen Duman, eski yörüklük günlerini ise şöyle anlattı:

 

“Çok eski değil, 10 yıl önce ailecek Nisan’da toplanır hayvanlarımızı da yanımıza alarak develerimizle yürüyerek yaylaya çıkardık. Mayıs gibi yaylada olurduk. Yayla da o çok oradaki komşuculuklar da çok güzeldi.

Misafir, bizim için Tanrı misafiridir, başımızın tacıdır, en iyi şekilde ağırlanır. Misafir geldiğinde eskiden olduğu gibi hemen bir koyun keser kavurma yapar ikram ederiz. Şimdi moda oldu kimse aramadan misafirliğe gitmiyor. Biz de böyle değildir. Biz haber vererek misafirliğe gitmeyi ayıplarız.”

 

Yörük geleneğini devam ettirmeye çalıştıklarını aktaran Duman “Yörüklerin bir dili vardır. Bu işte Öz Türkçedir. Biz, bu dili hâlâ konuşuruz. Çocuklarımız da konuşur” ifadesini kullandı.

“Soyumuz Kayı boyuna dayanıyor”

 

Kendisi dahil bütün çocuklarının saz çalmayı türkü söylenmeyi çok sevdiğini kaydeden, yazdığı çok sayıda şiir ve bestesi olduğunu anlatan Duman, konuşmasını şöyle bitirdi:

“Bizim boyumuz, Osmanlının kurucusu Kayı boyuna dayanıyor. Türk dedin mi akla hemen Yörük gelir. Yörük, Türk’ün mozaiğidir. Bin yıldır biz bu şekilde yaşadık. Hayvancılık yaparak geçimini sağladık. Şu anda 300’e yakın keçi ve koyunumuz var. Çevrede bizi tanımayan yok. Kurbanda örneğin ben pazara hiç çıkmam bütün kurbanları burada satarım.”

 

1950’den sonra yerleşik hayat…

 

Yörüklük ve yörük geleneği ile ilgili çalışmalar yapan Araştırmacı Yazar, Tarihçi, Adana Eski Müze Müdürü İsmet İpek ise şu bilgileri verdi:

“Türk kelimesinin türemekten, yörük kelimesinin yürümekten geldiğini kabul edersek Türklükle yörüklüğün iç içe girmiş iki kavram olduğunu anlarız. Geleneksel Türk kültüründeki konar-göçer hayatın en güzel konalgaları Çukurova’nın üç tarafını çeviren Toros ve Amanos dağlarıdır. Halk kışın tarlalarının başında, yazın sürülerinin peşinde yaylak ve kışlak yaşamıştır. Yörükler, Cumhuriyet döneminde özellikle 1950’lerden itibaren yerleşik hayata geçmeye başlamıştır.”

HABER : SERKAN TALAN – ARAŞTIRMA YAZISI

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.