İsmail Sarp Aykurt
Artan hayat pahalılığı, arka arkaya gelen zamlar, yüksek enflasyon tüm bölgeler gibi Çukurova’yı da olumsuz etkiledi. Üretim ve tarım merkezi olan, Yaşar Kemal’in romanlarına konu Çukurova; işsizlerin, geçinemeyenlerin ve üretim yapamayan çiftçilerin bölgesi haline geldi. Adana, Tarsus ve Mersin gibi kentlerde eşitsizlik daha da görünür halde. Çukurova’da “yaşanılabilir kentler” işsizlik merkezlerine; “üretilen ürünler” ithalat kalemlerine dönüştü.
Ekonomik zorluklar nedeniyle iş değiştirmek zorunda kalan 40 yıllık çiftçi Metin Uğur artık büfeci… Mersin’in Tarsus ilçesinde büfe işletmeye başlayan Uğur, çiftçilerin artan maliyetleri göğüsleyemediğini anlattı:
“Tohum alamayacak duruma geldik. Tohumlar İsrail’den geliyor. Daha önce çiftçilik yaptığımda marul yetiştiriyordum. Gübre fiyatları aldı başını gitti. Mazot da aynı şekilde… Bir kilo ilaç dünya para… Bunun yanı sıra işçilik de var. Üreticiyi zaten kurtarmıyor. Tarsus’ta hale gittim, göbek marullar yığılmış, satılmıyor. Ama pazara gidin bakın 10, 20, 30 TL’ye satılıyor. İstanbul’da çok daha fazlasına satıyorlardır.”
Metin Uğur, “Şu an nasıl geçiniyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Her şeye rağmen eskisi gibi olmasa da bazı küçük tarım işleri yapmaya çalışıyorum. Artık işçi tutamıyoruz. Kardeşim meyveye gidiyor mesela. Bir işçinin maliyeti 700 TL. 3 kişi tutsak 2 bin 100 TL yapar. Emekliliğim de var, o şekilde idare ediyoruz.”
Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde ekim yapan çiftçi Fazıl Batmaz da şunları anlattı:
“Önceki sezonlarda emeğimizin karşılığını çok iyi olmasa da alıyorduk ama bu sene gerçekten çok kötü bir dönem geçirdik. Ben mısır darı ekiyorum. Mazotun fiyatından haberiniz vardır. Tohumlar 2 katına çıktı. Gübreler de o şekilde arttı. İşçilerin günlük yevmiyesi de 2 katına çıktı. Bir dönümde maliyetimiz yaklaşık 7 bin TL. Ürünü satıp elimize geçen para, buna kar demeyeyim, 6 bin TL civarında. Geçen sezonda çok fazla zarar ettik.”
Borcunu kapatabilmek için traktörünü satan, bu da yetmeyince kalanını yine borçla kapatan Batmaz, “Nereden bakarsanız bakın benim bu sezonda zararım 400 bin TL civarında oldu” dedi.
“Başka işimiz yok. Bu sene yine mısır ekeceğim. Eğer yine fiyatlar 7 bin TL olursa karımız yok demektir. Hava şartlarına da bağlı… Bir torba tohum geçen sene 3 bin 300 TL’ydi, bu sene 6 bin TL civarında. Geçen sene 11 bin civarında olan gübre bu yıl 14-15 bin TL civarında. Çukurova genelinde kime sorsan benimle aynı tepkiyi verir size.”
Gazetecilik mezunu, işsiz genç bir kadın olan Ceren Ender de Çukurova’daki hayatı şöyle özetledi:
“Bölge tarım, hayvancılık, tekstil sektörlerinin zirvedeki günlerinden fabrikaların kapandığı bugünlere geldi. Aslında ben okuduğum, duyduğum, öğrendiğim Çukurova’yı hiçbir zaman tanımadım. Bir zamanlar emekçiye istihdam sağlayan Çukurova şu anda insanı hiçliğin ortasında bırakıyor.”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Adana Şube Başkanı Fatih Toprak da şu açıklamayı yaptı:
“Çukurova’da çiftçi ekemez, sanayici üretemez, memur geçinemez, veliler ise öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından kiralarda yüzde 100’ün üzerinde artış oldu. Bir çalışan, ev kiralamak istediğinde aylık en az 10 bin lira ayırmak zorunda. İnsanların rahat yaşayabildiği ve üretimin merkezi olan Adana, bu dönemde yoksullaşmanın ve üretememenin adresi oldu ne yazık ki. Adana’da sabah erken saatte belediyenin ucuza ekmek satan büfelerine baktığınızda Adana’ya iç ya da dış göçle gelen ve burada kuyrukta bekleyen yüzlerce insanı görebilirsiniz. Mevsimlik tarım işçilerinin okul çağındaki çocukları ise okula devam edemiyor.”
“Emeklilerin bilinçli olarak yoksulluğa itildiğini ve sefalette eşitlenmeye çalışıldığını” söyleyen Tüm Emekliler Sendikası Tarsus Şube Başkanı Hüseyin Pala ise “Emekliler için tek çıkış yolu, sendikalı yani örgütlü olmak” dedi. Çukurova’da emeklilerin budama, limon kesme gibi tarım işlerinde çalıştığını hatırlatan Pala şöyle konuştu:
“Ben 42 yıl çalıştım, prim ödedim ve devlet de bana ‘emekli olduğunda rahat edeceksin’ dedi. Bu gerçekleşmedi, devlet verdiği sözü tutmadı. Emekli olacak arkadaşlar dilekçelerini geri çektiler.”
İşçi emeklisi olan Metin İş ise 10 bin lira civarında aylık aldığını, bunun yarısının kiraya gittiğini, geri kalanın da faturalar ve diğer masraflar ile tükendiğini söyledi.
“En büyük şansım 3 çocuğum” diyen Metin İş, şunları anlattı:
“Çocuklarımın, aldığım aylık kadar yardım etmeleri sayesinde geçinebiliyorum. Bırakın sadece emeklileri, halkın tamamının açlık, yoksulluk ve sefalete itildiğini görüyoruz. İhtiyacın olan üç kalemin bir tanesini alma şansın var. Çocuklarım olmasaydı yaşama şansım olmazdı. Çukurova bile bu hale gelmiş durumda.”
Öğretmen emeklisi Mehmet Yaşar Homurlu da “Durum giderek kötüye gidiyor. Fiyatlar 10 kat arttı. Paranın değeri de kalmadı. Burası ‘fakir memleketi’ diye geçerdi. Örgütsüz bir toplum olunca da bunları yaşamak kural haline geliyor” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.