DOLAR 32,3867 0.2%
EURO 35,0789 -0.03%
ALTIN 2.325,150,26
Ankara
20°

PARÇALI AZ BULUTLU

“Çölde Bir Lâle”: Ankara Film Festivali

“Çölde Bir Lâle”: Ankara Film Festivali

Başkentin kültür sanat yaşamında önemli yeri olan Ankara Uluslararası Film Festivali bu yıl da binlerce izleyiciye ve törenlere ev sahipliği yaptı. Festivalin kurucularından Mahmut Tali Öngören’in “çölde bir lâle” dediği Ankara Film Festivali’ni, organizasyonun ev sahiplerinden İrfan Demirkol 9. Köy’e anlattı. Demirkol, Öngören’in çöl iklimine benzettiği dönemde özel film gösterimlerine bile izleyici bulamadıklarını hatırlattı. 80’li yıllarda dayanışmayla filizlenen “çöldeki lâle” bu yıl 32’nci kez açtı.

ABONE OL
23 Kasım 2021 00:00
“Çölde Bir Lâle”: Ankara Film Festivali
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ANKARA – 12 Eylül darbesinin ardından kültürel iklimi de bozkırı andıran başkent Ankara’da bir grup aydın ve sinemaseverin dayanışmasıyla ortaya çıkan Ankara Film Şenliği, geçen yıllar boyunca uluslararası etkinliğe ulaştı ve Türkiye’nin bağımsız film festivali olarak bu yıl 32’inci kez izleyiciyle  buluştu. 

Açılış töreni 4 Kasım’da yapılan Ankara Uluslararası Film Festivali, 12 Kasım Cuma gecesi görkemli ödül töreniyle sona erdi. İlk kez bu yıl internet üzerinden satışlarda biletlerin tükendiği festivale artan ilgi dikkat çekti. 9. Köy, Ankara’nın kültür sanat belleğindeki rolüyle anılan festivalin dününü ve bugününü, kurucularından Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı (Dünya KİV) Başkanı İrfan Demirkol’a sordu. 

Dayanışmayla ortaya çıktı

Ankara’nın kültürel atmosferinde büyük role sahip olan festival, 1980 askeri darbesinden sekiz yıl sonra ilk kez “Ankara Film Şenliği” adıyla düzenlendi. Bugün hayatta olmayan Mahmut Tali Öngören ve Aziz Nesin gibi gazeteci, yazar ve sinemaseverlerin çabalarıyla hayata geçirilen festival, onlara göre birden fazla amaca hizmet ediyordu. İrfan Demirkol, festivalin doğuşunu şöyle anlattı: “Mahmut Tali hocanın Aziz Nesin’e önerisiyle başlıyor. Ankara için güzel bir etkinlik yapalım diyorlar. Mahmut hoca ‘ne olsun’ diye düşünüyor. Sonra Mülkiyeliler Birliği’ndeki bir toplantıda ‘film festivali yapalım’ diyor Mahmut hoca. Aziz Nesin de ‘sizden bunu beklerdim’ diyerek kabul ediyor.” 

Toplantılara ev sahipliği yapan Mülkiyeliler Birliği’nden Alper Aktan da Festivalin 10 Yılı kitabında “Aziz abi salt bir film festivali yapalım diye bu işe omuz vermedi” diyor. Aktan’a göre festivalin yanı sıra amaçlanan 12 Eylül darbesi sonrası “yeni dünya düzeni” anlayışına karşı kültürel bir dayanışma, savunma oluşturmaktı. İrfan Demirkol, bu dayanışmayı şu sözlerle ifade etti: “Ortada bir dernek veya vakıf yoktu. Dayanışma vardı. Yürütme kurulu vardı. Yasal bir statümüz yoktu. Sonra anlaşılıyor ki, festival için kurumsal olmak gerekiyor. Bakanlık ya da özel sektörden destek almak için fatura kesmek gerekiyor. Bunların hiçbiri yoktu tabii. Sonra, bunun için bir vakıf kurmanın en doğrusu olduğunu anlıyorlar. Akabinde Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı kuruluyor. Yasal hâle geliyor. Artık fatura kesebiliyor, bağış veya destek alabiliyor.” 

Mahmut Tali Öngören. Fotoğraf: İbrahim Demirel. (Festivalin 30. Yılı adlı kitaptan alınmıştır)

“Ankaralılar için can suyu”

Festival öncesi dönemde sinema işlettiğini belirten Demirkol, o yılları sinemanın en ölü dönemi olarak tanımladı. 1980 sonrası Türk sinemasında film çekilmediğini hatırlatan Demirkol, bazı sinemalarda gösterecek film bile bulamadıklarını anlattı. “Anca iki üç tane Türk filmi vardı. Sinema salonları kapanmıştı o dönemde bir de. Yani Türk Sineması için olumsuz yıllardı” diyen Demirkol, bu koşullara rağmen film haftaları yaparak sinema izleyicisine ulaşmaya çalıştıklarını şöyle anlattı: “Kızılırmak’ta Fransız filmleri, Alman filmleri, Cannes filmlerini gösterirdik. Başta hiç ilgi görmemişti. Mesela Rus filmleri haftası yaptık, iki ya da üç kişi geldi. Macar film haftasına dört kişi geldi. Ama sonrasında çok ilgi gördü. Yapa yapa ısrar ettik ve insanlar da sevdiler. Zamanla 700 kişilik salonlar yetmez oldu. Bu anlamda 1983, 1984 ve 85’te müthiş bir patlama oldu. Yani her yıl artan bir ilgi söz konusuydu. Buna paralel olarak festival de ilgi görmeye başladı.”

“Çöldeki lâle kurumasın”

Türkiye’de televizyon yayıncılığının öncü ismi, TRT programcıları için “hocaların hocası” Mahmut Tali Öngören de festival fikrinin ortaya çıkışından bahsederken, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana pek çok türde kültürel etkinliğe kavuşmuş başkentte, sinemanın ön plana çıkmadığından söz ederek “O halde geriye ‘çölde lale’ kalıyordu. Yani Ankara’da bir sinema etkinliği” ifadelerini kullanmıştı. İrfan Demirkol da çöldeki lalenin yaşatılması gerektiğini şu sözlerle vurguladı: 

“Sinemalarına sahip çıksınlar. Çıkıyorlar zaten. Sinefiller pandemi boyunca uzun süre eve kapandılar. Bazı festivaller filmleri dijital, çevrimiçi olarak gösterdiler. Bu da ayrı bir sorun. Bir festival, her ay düzenli film göstermemeli. Bu, sektörü öldürecek bir şey. Yeni film yapılmasını, yeni yönetmenlerin çıkmasını önleyen bir şey bu. Film önce sinemada, sinema salonunda başlar. Sonra galası yapılır. Gazeteciler, sinema yazarları, sanatçılar katılır. Orada film konuşulur. Sonra gazetelerde -gerçi gazete de kalmadı artık- belli yerlerde, sanat köşelerinde paylaşılır. Böylece o filmin, tiyatro ve operada da olduğu gibi, tanıtımı sağlanır. Bir tartışma ortamı doğuyor. Sonra bunlar gündeme taşınıyor. Merak uyandırıyor. Sonra Türkiye’de her yerde izleniyor, kitlelere ulaşıyor. Kitleler değer verdiğinde yapımcı sinemacı para kazanıyor ve bir diğer film için de bir imkan doğmuş oluyor.” 

“En bağımsız festival”

Ankara’nın festivaline, Ankara Büyükşehir Belediyesi 25 yıl aranın ardından ilk kez bu yıl destek oldu. Açılış töreninde konuşan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, “Ankaralıya hep şu mesajı vermeye çalışıyorum artık Ankara’da sanata saygı duyan bir yönetim var” dedi. Demirkol, festivalin yaşaması için desteklerin önemini anlatırken, sponsorluk ilişkilerine karşın bu tür etkinliklerin bağımsız kalabilmesine vurgu yaptı. “Biz hiçbir zaman bir tarafa bağlanmıyoruz, yaslanmıyoruz” diyen Demirkol, Türkiye’deki en bağımsız festivali yürüttüklerini belirterek şunları söyledi:

“Bizde Antalya, Adana’da olduğu gibi, büyükşehir belediyesi temel yapı değil. İstanbul Film Festivali gibi değil. Oranın burjuvazisi var. Büyük firmalar var. İKSV’nin yönetim kurulunda Türkiye’nin en büyük kuruluşları yer alıyor. Burjuvazinin en büyük firmaları. Ama biz Türkiye’deki en bağımsız festivaliz şu an. Hiçbir zaman en büyük destekçimiz olmadı. Orta küçüklükte sponsorlarımız oldu. Ve bunların toplamıyla bir noktaya geldik. Hiçbir zaman Adana, Antalya (film festivalleri) gibi büyük bütçelerimiz olmadı. Çok mütevazı, küçük bütçelerimiz oldu. Onları da çok kıymetli, mini mini harcıyoruz. Burada büyük paralar dönmüyor. Çok mütevazı paralarla işler yapmaya çalışıyoruz. Biraz gönül işi gibi.”

Erendiz Atasü. Foto: AFF

Sanat Çınarı Ödülü Atasü’ye

32. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin açılış töreninde Sanat Çınarı Ödülü yazar ve akademisyen Erendiz Atasü’ye sunuldu. “İlk aşkım edebiyat ise ikincisi sinema” diyen Atasü, mutluluğunu 9. Köy ile paylaştı. Atasü “Vakfa ve festivale çok teşekkür ediyorum, vefasız ülkemizde büyük bir değerbilirlik gösterdiler. Gerçekten mutluyum. Ve sinemayı çok sevdiğim bir alan. Çok teşekkür ederim arkadaşlara.” dedi.

16 ülkeden 63 film

Bu yıl, festival kapsamında 16 ülkeden 63 film 5-11 Kasım tarihleri arasında Ankara Kızılay Büyülü Fener Sineması’nda gösterildi. Bir gelenek halini alan onur ödülleri arasında bulunan “Aziz Nesin Emek Ödülü” oyuncu Perihan Savaş’a,“Kitle İletişim Ödülü” mizah yazarı, senarist ve yönetmen Gani Müjde’ye verildi.

12 Kasım’daki kapanış töreninde festivalin ödülleri sahiplerini buldu. Ulusal Uzun Film Yarışması kategorisinde En İyi Film ödülünü yönetmen koltuğunda Emre Kayiş’în oturduğu ve dört dalda ödüle layık görülen Anadolu Leoparı kazandı. En İyi Yönetmen ödülü ise Çatlak filmi ile Fikret Reyhan’a verildi. Anadolu Leoparı’ndaki performansıyla Uğur Polat En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülürken, İpek Türktan ise En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Çağıl Bocut, Güliz Gençoğlu, Ekin Koç, Barış Bıçakçı, Nick Cooke ve Aslı Akdağ gibi isimlerin aralarında bulunduğu 18 ödül sahiplerini buldu.

HABER : Melis Yıldırım

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.