DOLAR 35,6602 0.09%
EURO 37,2043 0.1%
ALTIN 3.159,610,60
Ankara

KAPALI

“Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi” yeterli mi?
  • 9.Köy
  • Çevre
  • “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi” yeterli mi?

“Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi” yeterli mi?

MEB tarafından seçmeli olarak ders programına konulan Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği dersi, “adil katılım hakkı ve iklim değişikliği bilincinin oluşması” bakımından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak dersin yeterliliğine ilişkin tartışmalar sürüyor. Konunun uzmanları, ÇEİD dersinin tartışılan yönlerini 9. Köy’e değerlendirdi.

ABONE OL
25 Haziran 2024 10:12
“Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi” yeterli mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Melisa Gönen

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2022-2023 eğitim öğretim yılı itibarıyla seçmeli olarak ders programlarına koyduğu Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği dersini İklim Krizi ile Mücadele için Hak Temelli Yaygın Eğitimi Geliştirme Projesi’nin Proje Koordinatörü Burcu Genç, Biyolog ve Eğitim Uzmanı Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu ve iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu 9.Köy’e değerlendirdi.

2015 yılından itibaren ortaokul düzeyinde seçmeli ders olarak müfredatta yer alan “Çevre Eğitimi” dersi MEB tarafından “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği” dersi olarak değiştirildi. Ders 6, 7 ve 8. sınıf düzeyinde 72 saat olarak uygulanmaya başlandı.

ÇEİD dersi ile “Öğrencilerin çevre ile ilgili kariyer bilinci oluşturmaları, çevre dostu teknolojileri tanımaları ve ders kapsamında bilimsel süreç becerisi ile yaşam becerilerinin geliştirilmesi” hedefleniyor. Dersin hedefleri arasında, “uygulama ağırlıklı işlenmesi, kalıcı davranış değişikliği oluşturması, öğrencilere sorumluluk ve bilinç gibi değerleri kazandırması” da yer alıyor.

“Adil katılım hakkına zemin hazırlayabilir”

İklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu, eğitimin içeriğine ilişkin şu önerilerde bulundu:

Eğitim programları, kırılgan grupların özel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalı ve onların da seslerini duyurabilecekleri platformlar yaratmalıdır ama bunun üzerinde durulmuyor. Eğitim, iklim adaleti kavramını tanıtmalı ve bu konuda bilinç oluşturmaya çalışmalıdır. Bu, öğrencilerin iklim değişikliğinin sosyal ve ekonomik eşitsizliklere nasıl katkıda bulunduğunu anlamalarına yardımcı olur. Öğrencilere, iklim politikalarının belirlenme süreçlerine katılma ve görüşlerini ifade etme fırsatları sunulmalı, karar alıcı pozisyonlarında fikirleri alınmalıdır. Bu, onların demokratik katılım ve temsil haklarını kullanmalarını sağlar.”

“İklim krizi, bir çocuk hakları krizidir”

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesinde koruma altına alınan “çocuğun katılım hakkı”, görüş oluşturabilme yeteneğine sahip her çocuğun kendisini etkileyen her meselede görüşüne başvurulması gerektiğine dikkat çekiyor.

UNICEF tarafından yayımlanan “Çocuk İklim Riski Endeksi” raporu, 1 milyardan fazla çocuğun iklim krizinin etkileri açısından son derece yüksek risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Rapor, çocukların aktif paydaşlar veya değişim elçileri yerine genellikle savunmasız durumdaki bir grup olarak görüldüklerinin de altını çiziyor. İklim krizinin bir çocuk hakları krizi olduğunu vurgulayan rapora göre çocuklar ve gençler, politikada ve politika tartışmalarında yeterince temsil edilmiyor. Gelecekleri için kritik olan kararları etkileme kapasiteleri sınırlı kalan çocuklar, iklim krizinin sonuçlarından doğrudan etkileniyor. Her hükümetin çocuklara ve gençlere iklim konusunda eğitim sağlaması gerektiğine dikkat çekilen raporda, çocukların iklim politikasına ve eylemine anlamlı bir şekilde katkıda bulunması ve sürece dahil olması gerektiği belirtiliyor.

“Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi Mevcut Durum Raporu”

Alternatif Medya İletişim Derneği, “İklim Krizi ile Mücadele için Hak Temelli Yaygın Eğitimi Geliştirme Projesi” kapsamında Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği Dersi Mevcut Durum Raporu hazırladı.

Proje Koordinatörü Burcu Genç, “100’den fazla öğretmenle bir araya geldik. Öğrencilerle birlikte odak grup çalışması yaptık. Farklı toplumsal grupları temsil eden 10’a yakın STK ve teknik uzmanla birebir görüştük. Hepsinden çıkan sonuçlar birbirini tamamlar nitelikte” dedi.

Rapora göre öğretmenler, dersin materyallerinin sınırlı olmasını, dersin amacına ulaşması için öğretmene çok fazla görev düşmesini, kırılgan kesimleri dahil eden içerik bulunmamasını, aileye ve topluma yansıması olmamasını eleştiriyor.

Öğrenciler “karbon ayak izini” anlamıyor

Rapora göre öğrenciler ise en fazla ekolojik döngü, karbon ayak izi, ekolojik ayak izi, sürdürülebilir çevre, iklim değişikliği konularını anlamakta zorlanıyor. Öğrencilerin ders kapsamında en sevdiği alıştırmaların başında ise sınıf dışında yapılan çalışmalar, uygulamalar ve ziyaretler geliyor.

ÇEİD dersi müfredatında eğitimin uygulama ağırlıklı yürütülmesinin ve kalıcı davranış değişikliğini sağlamasının amaçlandığı vurgulanıyor. Rapora göre projedeki görüşmelere başvuru yapan 77 öğretmenin yüzde 54,5’i daha önce ÇEİD dersini vermediğini, kalanı ise ya bu dönem ya da geçtiğimiz dönemde verdiklerini beyan ediyor. “Daha önce iklim değişikliği, çevre ve/veya ekoloji alanında herhangi bir eğitime katıldınız mı?” sorusuna yanıtlar ise raporda yüzde 61 evet, yüzde 39 hayır olarak yer alıyor.

“Bütün yük öğretmenlerin üstünde”

Burcu Genç dersle ilgili şunları anlattı:

Öncelikle materyal eksikliği problemi var. Dersin bir öğretmen kitabı bulunmuyor. Ayrıca ders, müfredata 2022-2023 eğitim-öğretim döneminde girmesine rağmen ders kitabı Eylül 2023’de yayımlandı ve orta öğretim seviyesindeki tüm öğrencilere tek bir kitap hazırlandı. 6. sınıf seviyesindeki bir öğrenci ile 8. sınıf seviyesindeki bir öğrenciye aynı içeriklerle bir konuyu anlatmak zorunda kalınıyor. Tüm bu sıkıntılar öğretmenlerin kendi çabalarıyla çözülmeye çalışılıyor. Öğretmenlerin üstünde olan büyük yüke bir de bu ekleniyor.

“Öğretmenler yetersizlik hissiyle mücadele ediyor” 

Dersi veren öğretmenlerin çoğunun fen bilimleri veya coğrafya gibi konuya hakim anabilim dallarından geldiğini ancak onların da bu yükün altında ezildiğini söyleyen Burcu Genç, “Sonuç olarak ders konularında yetkin olmalarına rağmen sıkıntılardan dolayı öğrenciye aktarımda zorlandıklarını ve kendilerinde yetersizlik hissini gördüklerini gözlemledik” dedi.

Genç sözlerini şöyle sürdürdü:

İklim değişikliği gençlerde bir kaygı nedeni ve öğretmenlerimizin dersle ilgili yeterince materyale sahip olmaması her bir öğretmenin öğrencilerine farklı şekillerde ders anlatmasına neden oluyor. Derslerde temel bir referans noktası olmadığı için de içerikler bazı öğrencilerde kaygıyı tetiklerken bazılarının da sorunu tamamen görmezden gelmesine neden oluyor.

“Öğrenciler zorlanıyor” 

Burcu Genç, proje kapsamında görüştükleri öğrencilerden edindikleri deneyimi de şöyle aktardı:

Dersin sınıfta işlendiğini ve orada kaldığını, günlük yaşama etki etmediğini gözlemledik. Diğer yandan proje boyunca gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, öğrenciler için en zor kavramlardan ikisinin ekolojik ayak izi ve karbon ayak izi olduğu ortaya çıktı. Aradaki farkları kavramakta zorlandıkları görüldü. Bir de ekosistemle iklim arasındaki bağlantının ehemmiyetini ders ne yazık ki yeterince veremiyor. Bu durum, öğrencilerin günlük haberlerde veya duyduklarından aldıkları mesajları iklim değişikliği bağlamında yorumlarken kafalarının karıştığını gösterdi. Bu kafa karışıklıkları, çok zor bir konu olduğunu düşünmeleri ve anlamadıkları için üstüne düşünmemeleri ve bunun hayati bir mesele olduğu ve bununla baş edemeyecekleri için gelecekten beklentilerinin kalmaması gibi iki tavra neden oluyor. İki tavır da insanlık ve Türkiye’nin geleceği açısından göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve elzem sonuçlar doğuracak sorunlar.”

“Ders materyallerinde kırılgan gruplara yönelik bilgi yok”

ÇEİD dersinin paydaşlarını bir araya getiren proje kapsamında elde ettikleri verileri yorumlayan Burcu Genç’e göre ÇEİD önemli bir adım olarak değerlendirilmekle birlikte önemli eksiklikleri de barındırıyor:

Dersin müfredata girmesi konusunda herkes oldukça olumlu ancak ne yazık ki eksiklikler çok. Bunları gidermek için herkes üstün bir çaba sarf ediyor ama bunlar kişisel çabalar olmaktan öteye gidemiyor. Bu proje, bu anlamda da önemli bir alan yaratıyor. Benim görüşüme göre ÇEİD, önemli bir görevi üstleniyor. Bilimsel hedeflere ve eğitime önem vermemiz geleceğimiz açısından çok önemli. En büyük eksiklik, ders materyallerinde kırılgan gruplara yönelik herhangi bir bilginin yer almaması.”

Banu Binbaşaran

“Doğrudan doğa ile bağ kurabilmeli”

ÇEİD dersi müfredatına ilişkin görüşlerini paylaşan biyolog ve eğitim uzmanı Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu, “Müfredatta kullanılacak yöntem ve materyallerin doğrudan doğa ile bağ kurdurabilmesi gerekiyor” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı:

Müfredat iklim değişikliği ve çevre sorunu konularını kapsamlı ele almış. Doğa ve insan ilişkisini çocuklara bütüncül bir yaklaşımla yalın bir şekilde anlatmak çok önemli. Doğanın prensiplerini anlamak ve onun bir parçası olarak bu prensipleri benimsemek sürdürülebilirlik için kritik. Bu nedenle çocuk, öncelikle gezegeni tanımalı, buradaki döngüleri, prensipleri anlamalı ve böylece hangi insan faaliyetlerinin çevre sorunlarına yol açtığını fark edebilmeli. Öncelikle çevremizden başlayarak doğayı, temel unsurlarını ve işleyişi tanımalı, sonra bizimle ilişkisini ve bu ilişkideki sorunları görebilmeli, sonra da çözümün parçası olabileceğimizi hissedebilmeliyiz.”

“STK’lar ve derneklerle işbirliği yapılabilir”

Öğretmenlerin desteğe ihtiyacı olduğunu, yöntem, kaynak ve materyal eksikliği nedeniyle ÇEİD dersinin pek çok okulda seçilemeyen bir seçmeli ders olarak listelerde kaldığını söyleyen Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu, dersle ilgili önerilerini şöyle dile getirdi:

Bu alanda uzman sivil toplum kuruluşlarından destek alınabilir. Projeler kapsamında üretilmiş pek çok materyal var, öğretmenlerin kullanımına sunulabilir. Hemen hemen her bölgede o alanın doğal hayatını korumayı amaçlayan dernekler mevcut, onlarla işbirliği kurularak öğrencilerin doğa ile bağ kurmaları sağlanabilir. Yer bazlı öğrenmenin önemini biliyoruz. Yaşadığımız çevreyi tanımak ve onunla ilişkimizi görünür kılmak önemli. Dört duvar arasında kalarak öğrencilerin bu değerleri fark etmesini bekleyemeyiz, saha gezileri bu anlamda çok önemli.

İzmir’de öğrencilik hayatına devam eden 8. sınıf öğrencisi Nisa Nur K. ise “Derste ne anlatıldığını ve dersin içeriğini merak ediyorum ama öğretmenimiz ‘bu dersin konularını biliyorsunuzdur, bu ders yerine fazladan fen bilgisi dersi işleyelim’ dedi. Bu dersin işlenmesini isterdim” dedi.

“İnsan kaynaklı iklim değişikliği vurgusu yapılmalı”

Çocukların iklim krizi üzerine söz söylemesi ve adil katılım hakkını kullanılabilmesi için dersin üstlendiği rolün eksik kalan yönlerine değinen iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu şunları ifade etti:

Dersin müfredata eklenmesinden sonra ne yazık ki okullarda bu dersin görülmediğini duyuyorum. Çevremde sorduklarım ve bana gelen bilgilerden anladığım, MEB bu dersin seçilme olasılığının yükseltilmesi için bir çalışma yapmıyor. Öğretmenler bu konuda bilgilendirilmiyor. Dolayısı ile hiçbir şekilde henüz yeterli bir ders şeklini almış değil. İnsan kaynaklı iklim değişikliği konusuna yer verilmediğinden gerçek kaynakların anlaşılması da mümkün değil. İklim krizi ve kırılgan grupların eğitim sisteminde yeterince temsil edilmediği açık. Bu durum, sadece eğitim politikaları ile değil aynı zamanda toplumun genel farkındalık düzeyi ve ideolojik etkilerle de alakalı. Eğitim sisteminde bu konuların daha iyi temsil edilmesi için bütüncül bir yaklaşım gerekli. Bu, politika değişikliklerinden öğretmen eğitimine, müfredatın gözden geçirilmesinden farkındalık artırıcı kampanyalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamalı.

“Eğitim öğrencilerin iklim değişikliği konusunda aktif vatandaşlar olmasını sağlar”

Atlas Sarrafoğlu, “Eğitim, iklim krizi farkındalığını artırmada ve toplumu bu konuda harekete geçirmede kritik bir rol oynar. Eğitim yoluyla, bireylerin iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve çözüm yolları hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanabilir. Aynı zamanda adil katılım hakkı ve iklim adaleti için çocuklara güçlü bir zemin sunulabilir. Eğitim, öğrencilerin iklim değişikliği konularında aktif vatandaşlar olmalarını sağlar. Bu, öğrencilerin yerel, ulusal ve küresel düzeyde iklim politikalarına ve çevre koruma girişimlerine katılmalarını teşvik eder” diye konuştu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.