Haber: Büşra Taşkıran 19/08/2022 176 GÜN ÖNCE
Mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılanan gazetecilerin sayısı her geçen gün artıyor. Gazetecilerin haber verme hakkını kullanırken yaşadıkları engellemeler ise gözaltına kararı ile sonuçlanıyor.
Mezopotamya haber ajansı muhabiri Öznur Değer, böyle bir dönemde gazeteci olmanın ” zor” olduğunu söylerken, bağımsız gazeteci Emre Orman’da gazetecilik faaliyeti sırasında hak ihlallerine maruz kalmanın “olağan” hale geldiğini ifade ediyor. Avukat Kutluhan Soylu ise gazetecilere dönük baskıların arttığına dikkat çekiyor.
Gazetecilik faaliyetini özgürce yürütmenin imkansıza yakın bir hal aldığı görüşünde olan Değer, ” Haber takibi sırasında baskı, hakaret, şiddet gibi işkence boyutuna evrilen durumlara maruz kalabiliyoruz.” diyor.
Ankara’da bir yıl içinde iki defa mesleki faaliyetini yürüttüğü sırada gözaltı işlemine maruz kaldığını anlatan Değer sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Haber takibi yaptığım sırada polislerce darp edilerek ve ekipmanlarıma zarar verilerek gözaltına alındım. Bunlardan ilki, Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybolmasının birinci yıl dönümünde Ankara Kadın Platformu tarafından Kızılay’da yapılmak istenen basın açıklamasını takip ettiğim sırada gerçekleşti. Kadınların “Gülistan Doku nerede?” diye sormasına dahi izin vermeyen Ankara Emniyeti, eylemci kadınlar ile birlikte haber takip eden ben ve başka bir çalışma arkadaşımı darp ederek gözaltına aldı. Saatlerce gözaltında kaldıktan sonra gece yarısı arkadaşımla birlikte serbest bırakıldık.”
Sahada habercilik faaliyeti sırasında yaşadığı ikinci gözaltı işleminde ise ters kelepçi uygulamasına maruz kaldığını üzülerek dile getiriyor.
İstanbul’da bağımsız gazetecilik faaliyeti yürüten Emre Orman, gazetecilik mesleğini yaparken hak ihlaline maruz kalmanın “olağan” hale geldiğini belirtiyor.
Halkın haber alma hakkına hizmet ettiklerine dikkat çeken Orman, mesleki faaliyetleri sırasında yaşadıkları engellemeleri ve hak ihlallerini bu hakka müdahale olduğunun altını çiziyor.
Yaşadıkları hak ihlallerine karşı suç duyurusunda bulunduğunu anlatan Orman, hukuki süreçlerinde hak alanında çalışan derneklerden destek aldığını belirtiyor. Sahada hak ihlaline maruz kalan gazetecilerin sendikal haklarına dair ise büyük problemlerinin olduğu söylüyor
Hak ihlallerine karşı suç duyurusunda bulunmanın gazeteciyi “hedef” haline getirebileceği yorumunu yapan Orman, ” Suç duyusunda bulunuyorken alanda yine aynı polisler ile karşılaşacağınızı ve bir saldırı veya gözaltı sırasında beni de araya katarlar mı? diye düşünüyorsunuz. Ekstra bir şiddet görür müyüm düşüncesi elbette doğuyor” diyor.
2019 yılında bir süre tutuklu yargılandığını belirten Orman, o dönemde yaptığı haber içerikli sosyal medya paylaşımları nedeniyle hedef haline geldiğini, yargılandığını ve “takipsizlik” kararı aldığını ifade ediyor. Dosyada YouTube, Twitter gibi sosyal medya platformlarından yaptığı haber içerikli paylaşımların suç iddiasıyla dosyaya eklendiğini söyleyen Orman, bu sebeple tutuklandığının altını çiziyor.
Yargı kararlarının gazeteciler üzerinde yarattığı etkiyi ele alan Değer, “Ülkede hukuka olan inancımı mevcut yargı pratikleri nedeniyle yitirdiğim için hukuki yolları tüketemiyorum. Sanırım ‘Şikayet etsem ne olacak? Ne değişecek?’ gibi toplumda giderek sıklaşan söylemler bizde de belirginlik gösteriyor. Hukuka ve adalete olan inançsızlık maalesef bizi de hukuki arayışlardan uzaklaştırıyor.” diyor
Yaşadığı gözaltı işlemi sırasında kötü muameleye maruz kalan Değer, “Yargıya ve adalet mekanizmalarına olan güvensizliğim nedeniyle savcılığa suç duyurusunda dahi bulunamadım.” diyor.
Mesleki faaliyetleri nedeniyle gazetecilerin hakkında soruşturmalar açıldığına değinen Değer, hakkında da sosyal medyada paylaştığı haberler nedeniyle açılan dört soruşturma olduğunu belirtiyor.
Hakkında açılan soruşturmalardan bahseden Değer, “Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Kürt Dedeoğulları ailesinin katledilmesinin ardından yaptığım haberler ve yaptığım haberleri dijital medya hesabımdan paylaşmam gerekçe gösterilerek “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma dosyasında “#BendeKürdüm” tagına destek vererek paylaşımda bulunmam bile bir suçlama olarak yöneltildi. Yine gerek Altındağ’da yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik yapılan ırkçı saldırı gerekse de Kürtlere yönelik gelişen ve artan ırkçı saldırılara dair yaptığım ve paylaştığım haberler de suçlama olarak yöneltildi.” diyor
Avukat Kutluhan Soylu ise konuyu başka bir yönden ele alarak gazetecilere karşı işlenen suçlarda yargının verdiği kararları değerlendiriyor.
Gazetecilerin sosyal medya mecralarında her türlü suç tipi ile karşı karşıya kaldığını anlatan Soylu, suç duyurularının çoğunun “takipsizlik kararı” ile sonuçlandığını ifade ediyor.
Gazetecilerin sosyal medya üzerinden hakaret ve tehdit suçunun hedefi olduğu durumları ele alan Soylu, “Cumhuriyet Başsavcılıkları, etkin soruşturma yürütmeyerek müştekiye karşı tipik suç (hakaret, tehdit vb.) işleyen şüphelileri şikayet zamanaşımı süresinin dolduktan sonra şikayetçi olunduğu için yahut sosyal platformlar üzerinden sosyal ağ sağlayıcılarının IP paylaşmadığı ve benzeri gerekçelerle şüphelileri tespit edemediklerini iddia etmektedir. Aynı gerekçelerle Sulh Ceza Hakimliklerine yapılan itirazlar da reddedilmektedir.” diyerek sosyal medya üzerinden uğradıkları hakaret, tehdit gibi suçların cezasız ve sonuçsuz kalması nedeniyle adalete erişimin sağlanamadığını vurguluyor.
Kutlu, gazetecilerin adalete erişim noktasında yaşadığı sorunun ise yargının siyasallaşmasından kaynaklı olduğu görüşünde.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.