Funda Canpolat
Türkiye’de 1986 yılında kamu kurumlarının zarar etmesi ve kurumların işlevini yetirmesi üzerine başlayan “kamu kurumlarının özelleştirilmesi” çalışma hayatının kanayan yarası oldu. Kamu iktisadi teşebbüslerinin en fazla satıldığı şehirlerden biri de Elazığ. Elazığ’da son 22 yılda kamuya ait 35 tesis özelleştirildi.
İlk başlarda zarar eden “Kamu İktisadi Teşebbüslerinin” elden çıkarılması ve bu kurumların özelleştirilerek verim alınması hedeflenirken daha sonra zarar etmeyen kurumların da uygun fiyatlara el değiştirdiği görüldü.
Türkiye’de özelleştirmelerin bir rant kapısı haline getirildiğini belirten Elazığ Çözüm Kültür Derneği Başkanı Av. Bülent Seçkin Düztaş, “Devletin temel görevinin vergi adaletini sağlamak olduğu bilinse de Türkiye’de ekonomik ahlakın çok yerleşmemiş olmasından kaynaklı olarak bunlar bir rant kapısına çevrildi” diye konuştu.
9. Köy haber sitesine açıklamalarda bulunan Av. Düztaş, açıklamalarının devamında şöyle konuştu:
“Türkiye’de özelleştirme 1980 yılından sonra krize giren Türkiye’nin Turgut Özal başbakanlığında uygulamaya başladığı ekonomik bir tercihdi. İlk önce kamu iktisadi teşekküllerinin aslında verimsiz bir hal aldığı bir gerçekti bunları aktifleştirmek, ekonomiye kazandırmak için yola çıkıldı ancak netice itibariyle gelinen noktada bu özelleştirmelerin amacı dışına çıktığı bir nevi ekonomik rant devşiren bir alan olduğu açıkça ortaya çıktı. İlk başta Türkiye’nin en köklü kurumları olan bazı firmaları özelleştirildi. Bunların başında THY, Şeker fabrikaları, Çimento fabrikaları, Et balık kurumları, Tekel, Sümerbank gibi çok büyük firmalar geliyordu. Bu firmaların aslında ekonomiye çok büyük katkıları vardı. Ancak bu kurumların satılmaya başladıktan sonra verimliliklerinin artacağı düşünülse de artmadı bunun yanı sıra zaman içinde istihdamın da azaldığı görüldü.“
Avukat Düztaş, Elazığ’da son 22 yılda 35 KİT’in özelleştirilmesi sonucu ekonomik soruların meydana geldiğini ve istihdam problemi ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Şehrin özelleştirmeler nedeniyle ciddi oranda göç verdiğini belirten Düztaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elazığ’da da özelleştirilen bir çok kurum oldu. Bu kurumların özelleştirilmesinin en büyük zararı istihdam ve ekonomik olarak şehrin dışarıya göç vermesi oldu. Şehir bir taraftan kalifiye olmayan elemanlar açısından göç alırken Elazığ’ın beyin gücü, fabrikalarda çalışabilecek kalifiye elemanlar ve ticari alanda iyi olan vatandaşlarımızı göç veriyoruz. Elazığ’da biliyorsunuz ETİ krom tesisleri vardı bu tesisler özelleştirildi, satıldı. Geçenlerde bundan birkaç ay önce ETİ Kromu alan firmanın yaptığı uygulaması, üslubu tepki çekmişti. O tutumla işçileri işten kovmakla tehdit edilmiş, zora geldikleri ekonomik güç bizdedir deyip işçileri bile kolaylıkla işten çıkarabileceklerini göstermişlerdi. Elazığ aynı zamanda bir maden şehri, ‘Maden tesisi’ kapatılmak zorunda kalındı. Özelleştirildiği zaman aynı zamanda işletmelerin güvenlik problemleri ortaya çıktı. Son birkaç yıldır yok ama Elazığ’da daha önceki yıllarda maden facialarının olduğunu gördük.”
Elazığ’da son 22 yılda özelleştirilen kamu kurumları 1. Azot – Süperfosfat Fabrikası |
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.