Zerrin Sargut
Van, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011’de yaşanan 2 depremin yıkıcı etkilerini hala aşabilmiş değil. Her 2 depremde 644 kişi yaşamını yitirmiş, bin 966 kişi yaralanmış, 252 kişi ise enkazdan sağ çıkarılmıştı. İş yerleri yıkılan binlerce insan işsiz kalmıştı. Depremden sonra kentsel dönüşümle şehir yeniden inşa edildi.
Kentin depreme hazırlıklı olup olmadığını Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Van İl Koordinasyon Kurulu Sözcüsü Mihail Atik ile konuştuk.
Deprem öncesi kentteki yapı stoğunun sadece yüzde 10 civarındaki kısmının ruhsat ve eklerine uygun olarak yapıldığını belirten Atik, Van’a ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Depremle beraber yapı stoğumuz, yüzde 80 oranında hasar gördü. Hasarın boyutları farklıydı. Güçlendirme ile kurtarılacak yapılarımız olduysa da büyük çoğunluğu yenilenmek zorundaydı. Bunun için deprem odaklı bir kentsel dönüşüm ihtiyacı vardı fakat rantsal bir kentsel dönüşüm esas alındı ve bu yaklaşıma uygun planlar hazırlandı. Deprem sonrası kentsel dönüşüm, kent merkezi ile sınırlı kaldı. Birçok hasarlı yapı sahibi bu uygulamaya dahil olmak istemedi. Zira ruhsatsız ve eklerine uygun olmayan birçok yapı mevcuttu. Kentsel dönüşüm kapsamında yapı sahibine eskisi kadar fayda sağlamayacaktı. Yine kentsel dönüşüm kapsamında ranta tabi olmayan mahalleler vardı. Maliyetler yüksek olduğundan insanlar buradaki yapılar üzerinden bir yenileme yoluna başvurmadı, sadece şehir merkezinde ve bölgelerde bulunan bazı yapılar kentsel dönüşüm kapsamında yenilendi. Geride kalan hasarlı yapıların büyük çoğunluğu sonraki süreçlerde çıkan imar afları ile aklandı ve unutuldu.”
Olası bir depreme karşı nasıl bir hazırlık yapılması gerektiğine ilişkin de konuşan Atik, “Deprem fay hatları ve deprem periyotları analiz edilerek tehlike-risk analizleri ve önlemler alınarak olası deprem senaryoları oluşturulur. Yapı stoğu incelenir, dayanıksız yapılar tespit edilir, deprem senaryosuna ve risklerine göre dönüşüm ya da güçlendirme uygulanır. Deprem riskini önceleyen bir kentsel dönüşüm planı hazırlanır ve buna göre imar planları, yapı malzemeleri, uygulama şekilleri düzenlenir. Alt yapı çalışmaları ile depremden zarar görecek ulaşım, kanalizasyon, içme su hatları, doğal gaz hatları ve şebeke hatları yeniden düzenlenir. Topluma deprem gerçeğiyle yaşama kültürü ve deprem anındaki davranışlar ile alakalı deprem bilinci oluşturulur. 2011’de Van’da yaşanan depremlerden sonra böylesi herhangi bir çalışma yapılmadığı için, kentin depreme hazır olduğunu söyleyemeyiz” dedi.
Kaçak ve çarpık yapılaşmanın büyük riskler oluşturacağı uyarısı yapan Atik, “Göç alan kentlerde toplumsal sorunlar yanında kentsel alt yapı sorunlarının da oluşmaması için mevcut göç potansiyelinin tespit edilmesi ve buna göre kısa vadeli ve uzun vadeli nüfus projeksiyonları hazırlanmalı” önerisinde bulundu.
Atik önerilerini şöyle sıraladı, “Projeksiyona uygun imar planları ile sosyal donatı alanları oluşturulmalı ve sosyal devlet kapsamında temel hak olan barınma meselesi, yasal yollar ile kamu marifetiyle çözülmeli.”
Van’da aktif fay hatları olduğunun ve artan yapı stoğunun da ciddi bir risk oluşturduğunun altını çizen Atik, tehlikeleri işaret ederek şunları söyledi; “Bunlardan biri de İskele Caddesi boyunca Erçek Gölü’ne uzanan diri fay hattıdır. Merkeze çok yakın olan bu fay hattı stres biriktirmektedir. Aynı bölgede imarlı, ruhsatlı birçok yapı yapılmaktadır. Şehir merkezinde ise mevcut yapı stoğu hem çok eski hem de depremlerden dolayı yorgun düşmüş durumdadır.”
Mihail Atik, “Van ve deprem riski yüksek olan diğer kentlerde öncelenmesi gereken hassasiyet deprem gerçeğidir. Hızla gerçekleşen yapılar ve oluşan planlar, deprem gerçeğini öncelik olmaktan çıkarmış durumdadır.
2011 yılı depremlerinden sonra henüz yıkıcı bir deprem yaşanmadı. Tedbir alınmalıdır. Bunun için sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversite ve kamu kuruluşları toplanmalı ve deprem odaklı bir kentsel dönüşüm programı hazırlanmalı ve uygulamaya geçmelidir. Yapı malzemeleri ve yapı tekniği depremlere karşı yeterince gelişmiştir. Kent depreme hazır hale getirilmelidir” dedi.
2011’de yaşanan depremin etkileri nelerdi?23 Ekim depreminin ardından, 28 Ekim 2011 günü AFAD‘dan yapılan açıklamada Van ili Merkez ilçesi, köyleri ve Erciş’te 10 bin 621 binanın incelendiği, 5 bin 739 binanın hasarlı ve oturulmaz, 4 bin 882 binanın hasarlı ancak oturulabilir olduğu ve tespit çalışmalarına devam edildiği duyurulmuştu. Deprem nedeniyle toplam 2 bin 262 bina yıkılmıştı. Depremde en çok hasar gören ilçelerden biri olan Erciş’te, yaklaşık 10 bin bina ağır hasar görürken 2019 yılında “Kentsel dönüşüm” adı altında yeniden yapılandırılmak istenen kentte, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayladığı projeyle ilk etapta çarşı merkezindeki 30 dönümlük alanda hasarlı ve eski binalar yıkıldı, yerine TOKİ tarafından 500 araçlık kapalı otopark, 442 dükkan, 48 ofisin bulunduğu ticaret merkezi inşa edildi. İlçe merkezinde hayata geçirilen kentsel dönüşümün birinci etabı ise taleplere uygun yapılmadı. TOKİ KonutlarıYurttaşlar, depremden 1 yıl sonra merkez ve ilçelerde TOKİ tarafından inşa edilen konutlara yerleştirildi. Devletin yaptığı konutlar, depremzedelere 65 ile 80 bin lira arasında satıldı.Buraya yerleştirilen yurttaşlar, yeni yapılan konutlara uyum sağlamakta sorun yaşarken metrekaresi oldukça küçük olan bu konutlarda yeni bir hayata adapte olma noktasındaki sorunları devam etti. Köylerde ise 8 bin 532 bireysel konut tamamlanarak hak sahiplerinin hizmetine sunuldu. Yıkılması gereken binalarVan Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü verilerine göre kentte depremden sonra yıkılması gereken toplam 12 bin bina bulunuyor. Bu binalardan sadece 4 bin tanesi yıkıldı. Geriye kalan 8 bin bina ise çeşitli sebeplerle yıkılmayı bekliyor. Depremde yıkılması gereken binlerce bina halen ayakta. Bu binalar can ve mal güvenliği açısından ise büyük bir risk oluşturuyor. Ağır hasarlı binaların yıkımı için ihaleler yapıldı ancak bazı binaların sahipleri hak sahipliği sorunu, mülkiyet anlaşmazlığı veya yeni konutlara yerleşmeme gibi nedenlerle yıkıma izin vermedi. 52 yılda 14 bin 178 deprem kaydedildi2022-2032 yılları arasında Van Gölü ve civarında nerede deprem beklenebileceğini araştıran uzmanlar, Van Gölü ve civarında aktif faylar nedeniyle gelecekteki muhtemel depremler için en riskli bölgeler olarak Muradiye, Çaldıran, Özalp, Uzmanlar, 1970 ile 2022 yılları arasında Van Gölü ve civarında 1,0’den büyük 14 bin 178 depremin kayda geçtiğini belirtti. Bu depremlerin büyük bir kısmı, Van Gölü’nün doğusunda meydana geldi. Uzmanlar Van Gölü’nün doğusunun batısına göre daha yüksek riskli olduğu görüşünde. Muradiye, Çaldıran, Özalp ve Erciş bu riskli bölgelerin içinde yer alıyor. |
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.